Halk nasıl mutlu olacak?

Erhan Hapae 12 May 2016
FAHRİ HUVAJ’la ayrı düştüğümüz nokta.

 

Önce teşekkür ederim.

 

‘ İmdat gibilere cevap’ serisinin sonuncusunda; ‘Benden bu kadar, buda benden son sözler olsun’ diye kestirip atmış ve beni hayal kırıklığına uğratmıştı bir an ama ‘Dönüş için Sovyete umut Bağlamak’ başlıklı yazıma yaptığı son yorum, Fahri Huvaj imajını tekrar o bildiğimiz-emin olduğumuz saygın yerine geri oturttu.

 

Tartışmaya devam edebiliriz anlamına geliyor bu yorum. (Guşıps’te okuyabilirsiniz)

 

Ne kimseyi çürütmeye niyetim var, nede tartıştığımız kişilerin kötü niyet taşıdıkları konusunda bir kuşkum. Asla.

 

Yalnız, Fahri ağabey ya da diğer genç yorumcuları okuyunca, benim iki de bir ‘Demokrasi’ deyip durmamın ne işe yarayacağı ile ilgili, kendimi hiçte iyi ifade edemediğimi anladım.

 

Aşağıdaki paragraf Fahri Huvaj’a ait.

 

‘Demokrasi iyi, güzel, hoş da ot gibi kendiliğinden doğada yetişmiyor ki! Ülkenin demokratlaşması, ancak evden başlayan bir mücadele sonucunda mümkün olabiliyor. Demokrasi havadan da yağmadığına göre bir toprak üzerinde yaşayan insanların verebileceği bir çaba gerekiyor. Yani demokratlaşmasını istediğiniz ülkenin toprağında yaşamak gerekiyor her şeyden önce. Sonra destek filan olabilir tabii.’

 

Demokrasiyi bir araç olarak düşünürken, ben nasıl anlaşılıyormuşum meğer.

 

Dedelerimizin toprağını geri kazanmaya, gasp edilmiş mülklerimizin-zenginliklerimizin biz Çerkeslere iade edilmesine kim itiraz eder ki zaten? Hadi her şeyin iade edilmesi zor, Yamçı’nın sloganı ile söyleyim; ‘Kendi toprakları üzerinde kendi kaderini tayin etmek’ meselesine, yeryüzünde itiraz edecek her hangi bir Çerkes olur mu? Tanrı günahlarını affetsin Brejnev ya da şimdi Putin kusura bakmasın ama bu böyle.

 

Bir benim, öyle Paris-Maris dediğim iddia edilir ki doğrudur ama bireysel.

 

Bütün ülkelerin Çerkesleri , bu slogana ‘ah keşke olsa’ der. Dedi-diyor zaten.

 

Mesele, bu noktaya nasıl ulaşılacağı? Halk nasıl mutlu olacak? Bunun cevapları çeşitli ve buna siyaset deniyor.

 

Fahri Huvaj; Demokrasi için hiç olmasa bir toprak parçası lazım diyorken, Çerkesya’da kuracağımız düzenle ilgili söylüyormuşum gibi algılanmış, alakası yok.  Çerkesya’da Çerkesler, bir Şaguj’ı mı seçer başlarına bir diktatör olarak, yoksa Vunerov’umu (allah göstermesin), yoksa yoksa bir Kıdeberdeuko’yumu-dağlara taşlara. Ya da, ister eski Pşı’lerini (Prensler) geçirsinler başlarına veya ister ayak takımından bir Kasımpaşalıyı. Hiç umurum olmaz.

 

Çerkeslerin kendi topraklarına kitlesel olarak ulaşabilmesi bile, sadece ve sadece demokrasi sayesinde olabilir, olsa olsa bu gün.

 

Bu yolu, Rusya’nın ve Türkiye’nin demokratlaşması açar, benim iddiam bu. Başka bir yol görünmüyor.

 

Oportünizmden (fırsatçılıktan) uzak, açık, şeffaf toplum.

 

Bu arada,

 

Putin; Toplayın ne kadar Çerkes varsa gelin eski topraklarınıza derde sözünde durursa, bütün yazıp söylediklerimi hiç gocunmadan silmeye ve demokrasiyi önümüzdeki yüz yıla ertelemeye hazırım. Bende gider, ölmeden önce mimarlık yaparım belki ha. Ama öyle görünmüyor pek.

 

Rusya’yı şeffaflaştırmaya gücümüz yetmez bizim, karanlığından biraz istifade edelim diye uğraştık ama pek bir fayda vermedi. (Bakınız Abhazya bağımsızlık savaşı) . Ama Türkiye’nin şeffaflaşmışına yardım edebiliriz belki. Hatta görevimiz.

 

Çerkeslerin Özgürleşmesi bu gün; Rusların, Türklerin, Kürtlerin, Kırımın… özgürleşmesine bağlı. Yani Türkiye ve Rusya’nın özgürleşmesine.

 

Çerkesler için yeni siyaset, bu tartışmalar çerçevesinde olabilir, olsa olsa.

 

Türkiye’den başlayabiliriz mesela. Barcelona’dan başlayacak halimiz olmadığına göre..

 

CARI.

 

 

Comments are closed.