Son cümle can alıcı. Naif dönüşcülerin baş edebileceği bir şey değil.

Erhan Hapae 15 April 2016
DÖNÜŞ ve YÜZLEŞME

 

İmdat Kip’in açtığı yol, belki sağlıklı bir tartışmayı gündeme getirebilir ve dönenlerin değil ama DÖNÜŞ siyasetinin kendisiyle yüzleşmesini sağlayabilir.

 

Şunu baştan belirteyim;  Bu fikrin ortaya çıktığı yıllar itibariyle içine düştüğümüz (ben ve ben gibilerin) sol ya da sağ siyasi gurupların aksine olağanüstü naif, zararsız, romantik bir siyasetti. Hiçbir zaman silahı savunmadı, hiçbir iç infaz olmadı, bu siyasetin peşine düşenler hapis-zulüm görmedi, her hangi bir ölüm olmadı.

 

Fahri Huvaj bu anlamda çok temizdir. Onunkisi bir öneriydi sadece.

 

Türkiye 70’li yıllarda bir diktatörlüktü ve olağanüstü yoksul. Nüfus başına gelir aşağı yukarı 1.000 dolar ve Çerkes dili – kültürünün yaşaması ile ilgili herhangi bir şans ya da umut görünmüyor. (du).

 

SSCB (o zaman bile kısaca RUSYA diyebiliriz), çok daha koyu bir diktatörlüktü ama nüfus başına düşen gelir 5.000 dolar, ayrıca özerkliklerle kurumlaşmış milli özgürlükler vardı. İşsizlik yok, eğitim-sağlık-eğitim-konut sorunu yok. (Teorik olarak herhalde ya da gerçek, Fehmi bir doktorla evlenebildiğine göre o vakit).

 

Çerkesler, yoksul bir diktatörlükten daha zengin bir diktatörlüğe (ve üstelik orası anayurtlarıysa) dönebilirlerdi ve orada bireysel olmasa da milli özgürlükler vardı. İddia bu idi ve tutarsız değildi.

 

Tabi, SSCB’nin kabul etmesi şartıyla.

 

Son cümle can alıcı. Naif dönüşcülerin baş edebileceği bir şey değil.

 

Bunları (Dönüş neden olamıyor 1 – 2) başlığı altında Guşıps’ta yazdım uzun uzun.

 

Ben eski Sosyalistliğimle ilgili ‘Özeleştiri’ başlığı altında, Circassian Canada ve JİNEPS gazetesinde 2007 den beri,  özeleştiri yazıları olarak yazdığım için gönül rahatlığıyla konuşabiliyorum bunları. Çoğu yazım geçmişim ile ilgili özeleştiridir aslında ve bunu yaparken, herkesi davet ediyordum bir şekilde özeleştiriye ama pekte anlaşılmış gibi görünmüyorum.

 

Kimse alınmıyor, İmdat Kip hariç.

 

İki şey;

 

Brejnev bizi kabul etmezmiş hiç, ‘anlamamışız’, Yeltsin’in açtığı gediğe demir perde kurmaya çalışan Putin ise yine hiç. Dönenler, Gorbaçov-Yeltsin gediğinin eseridir kabul edelim. İtiraz edenler etsin.

 

Ben Rusya’nın AB üyesi olmasını hayal ediyorum (hala), açık seçik demokrasi. Belki öyle olur bütün bunlar yoksa zor.

 

Fahri Huvaj’ın kusuru, yani tek kusuru; önerdiği şeyin konjonktürden arındırılmış bir halde ne olduğu ile ilgili bir özeleştiri yapmamış olmasıdır. Başarılı olamadık, ‘hele bir sor niye’ demedi henüz. Problem budur. Yoksa kendisi en azından benim nezdimde çok saygıdeğer ve kibar bir ağabeyimdir.

 

100.000 kişi dönse iyi olurdu tabi de, geri kalanla ilgili bir fikri var mıydı dönüşçülerin? Yoksa önemsiz miydiler onlar?

 

Devrimi becerip Anadolu Çerkeslerini özgürleştiremedik. (milli anlamda). Sol özgürleştirmezmiş meğer, ben bunu anladım.

 

Sizde böyle yaklaşırsanız, sağlıklı bir tartışmaya dönüşebilir bu tartışma.

 

MARI.

Comments are closed.