İlk ziyaretimiz “Sessizlik Kuleleri” ne.

Nurdan Şahin 04 April 2016
İRAN GEZİ NOTLARI-3

 

ŞİRAZ ve YEZD

 

Servinaz ağacı, gül ve bülbül olunca bir kentin simgeleri, o kentin güzel bir yer olduğunu tahmin etmek zor değil. Dünyada toplam 73 çeşit gül varmış ve biri de Şiraz’danmış. İklimi güzel, bahçeleri güzel, üstelik bir zamanlar şarabı da güzelmiş; doğal olarak, şairler yazarlar hep buradan çıkarmış. Çölün ortasında kurulu bir şehir olan Yezd’in sakinleri, “Şiraz’da şair olmak kolay, gelsin de o şairler kolaysa burada yazsın” derlermiş. Şiraz, halen kısmen de olsa ruhunu koruyor, İran’ın en rahat şehirlerinden.

 

Şiraz’da ilk durağımız İmam Ali  Rıza’nın kardeşi Seyit Emir Ahmet’in türbesi Şah-ı Çerağ; burası da Şiilerin kutsal mekanı ve yine çarşaflara bürünüyoruz.

 

IMG_4584

 

İmamın türbesinden sonra, burası o kadar etkilemiyor insanı. Nasır-el Mülk camisi çinileriyle,(resim2 ) Narencistan Sarayı aynalı bezemeleriyle dikkat çekiyor.

 

DSCN8905

 

Narenc, bir tür ekşi portakal. Limon yerine salataya sıkıyorlar ve yemiyorlar. Bunu öğrenmeden, bizim bazı arkadaşlar çoktan mideye indirmişlerdi bile ekşi portakalı.

 

DSCN8950

 

Sonraki durağımız, büyük şair Sadi’nin türbesi. Char Bag olarak düzenlenmiş büyük bir bahçe içerisinde çok sade bir mimari tasarım. İçerisinde, iki ünlü eseri Gülistan ve Bostan’dan örnekler var; Peyman bize okuyor ve tercüme ediyor.

 

DSCN8922Sadi, sadece şair değil, ayni zamanda bir filozof; halen üniversiteler dahil, tüm okullarda okutuluyor ve 13.yüzyılda yazılmış bu eserler, bugün de aynen anlaşılıyor çünkü dilde herhangi bir kesinti olmamış.

 

Burası da, daha önce gittiğimiz anıt ve müzeler gibi, öğrenci dolu. İran’da, zorunlu eğitim 9 yıl. İlköğretim 3, ortaokul 3, lise 3 sene. Lisede branşlara ayrılıyorlar. Yabancı dil eğitimi 5.sınıfta başlıyor- Arapça ve İngilizce. Anadilde eğitim yok. Okullarda din eğitimi zorunlu, ancak gayrimüslimler (Ermeni,Yahudi, Zerdüşt) din dersinde kendi dinlerini öğreniyorlar. Üniversiteye giriş merkezi sınavla; üniversiteye girenlerin %55’i kadın, %45’i erkek. Lise bitene kadar okullar cinsiyet temelli ancak üniversitede kadın erkek birlikte okuyor.

 

Öğleden sonra Şiraz’da gezmeye devam ediyoruz; şehrin ortasındaki Vekil Kalesine giriş yok, dışarıdan görüyoruz. Vekil camiinden sonra, sıra bizim Kapalıçarşıya benzeyen Vekil çarşısında. Kumaşlar çok göz alıcı; allı pullu, inanılmaz canlı renklerde ve parlak kumaşları özellikle Şiraz’ı çevreleyen tepelerde yaşayan ve Kürt kökenli bir halk olan Kaşkay’lar alıyor.

 

Vekil çarşısında, Şiraz dondurması tadıyoruz; minicik nişasta partiküllerinden oluşan ve üstüne limon suyu dökülerek yenen bu şeyin doğrusu dondurma ile pek ilgisi yok. Yakınlardaki bir çayhanede çaylarımızı yudumlayarak bugünü kapatıyoruz. Yarın sabah gezinin en heyecan verici yerlerinden birine, Persepolis’e gideceğiz.

 

Sabah otobüsümüze binip, yaklaşık 1 saatlik yolculukla Persepolis’e varıyoruz. Müthiş bir yer. 450mx300m büyüklüğünde bir platformun üzerinde kurulmuş. Platforma merdivenlerle çıkılıyor; basamaklar gelenlerin atla çıkabilmelerine uygun yükseklikte. Konuklar gelirken, geldiklerini  haber veren borazancılar artık yok ne yazık ki. Tüm Milletler Kapısından geçerek, bu muhteşem şehre giriyoruz.

 

DSCN9042

 

Pers imparatoru Kroş, M.Ö.5.yüzyılda, Medlerin başındaki dedesini yenerek, Medlerle Persleri birleştirip, Ahameniş Krallığını kurmuş; bir de anayasa yapmış ki, buna göre fethettiği ülkelerin hepsinde köleliği kaldırıyor, bedelsiz çalışmayı yasaklıyor, seyahat ve inanç özgürlüğü getiriyor; devletin yasalarla yönetileceğini belirliyor. Şaka gibi değil mi – tam 2500 yıl önce! Bunun sonucunda, 20 küsur ülke, gönüllü olarak bu birliğe katılıyor. Ahameniş Krallığının bir yazlık, bir de kışlık başkenti var; Persepolis ise, imparatorluğu oluşturan devletlerin, Şubat ayı başlarından başlayarak, Newroz’da yani 21 Mart’ta sona eren 10 haftalık toplantılarına ev sahipliği yapan bir tören kenti. Bu muhteşem kent, M.Ö.331 yılında, Büyük İskender tarafından  yakılıp, yıkılıyor ama kalan kısım bile olağanüstü. Kralın ziyaretçilerini kabul ettiği Apadana  Sarayına çıkan merdivenlerde, Newroz törenlerini gösteren kabartmalar bulunuyor. Gelen tüm devlet heyetlerini, giysilerinden ve getirdikleri hediyelerden tanımak mümkün – tabii rehberimiz anlatınca. Kışlık Saray, Yüz Sütunlu Salon, Merkezi Saray kalıntılarını gördüğümüz yapılardan bazıları.

 

DSCN9030

 

İslam Devriminden sonra, Persepolis’i yıkım kararı alınmış; bunun üzerine, tüm Şiraz halkı, başlarında Şiraz valisi ile birlikte, Persepolis’in önüne yatmışlar ve yıkım kararını uygulatmamışlar.

 

Şah Rıza Pehlevi, 1971 yılında, geçmişe özenip, tüm dost devlet başkanlarını Persepolis’e davet etmiş; gelen misafirleri Char Bag usulü, şehrin etrafına yerleştirmişler. Harcanan milyonlarca dolarlık bütçede armağanlar da varmış elbet: gelenlere, tepsi içinde elmas yüzük ikram etmişler. Bizim o zamanki cumhurbaşkanımız rahmetli Cevdet Sunay, bir tane de kızıma alabilir miyim demiş, iyi mi!

 

Persepolisten çok zor ayrılıp 7 km uzağındaki Nakş-ı Rüstem ören yerine gidiyoruz.  Rüstem’le hiç ilgisi yok aslında; ören yerinde kral mezarları ve Sasani kabartmaları var ama yöre halkı bu ismi vermiş. Bir sonraki durağımız Pasargad’da ise II. Kroş’un anıt mezarını ziyaret edip, Yezd’e doğru yola çıkıyoruz.

 

İslamiyet öncesi dönemde Zerdüştlerin merkezi konumunda olan kent, hala bu dinin son kalesi durumunda. Hangi inanca sahip olurlarsa olsunlar, kent halkı dindar ve giyim kuşamımıza daha çok dikkat ediyoruz; Tahran ve Şiraz’a göre çok daha fazla çarşaflı kadın görüyoruz.

 

DSCN9103

 

İlk ziyaretimiz “Sessizlik Kuleleri” ne. Kent dışında bir tepeye gidiyoruz. Bir Zerdüşt ölünce, naaşı önce bu kulenin dibine getiriliyor; burada ailesi ile birlikte cenaze töreni yapılıyor. Daha sonra, naaşı rahipler kulenin içine getiriyor ve ortadaki taş çukura bırakıp çıkıyorlar. İnanışlarına göre, tanrı Ahura Mazda’ya ulaşacak olan ruh vücudu terk ettikten sonra, artık beden toprağı kirletmemeli. Amaç, vücuttaki kötülüklerden arınmak; ikinci hayata temiz hazırlanmak. İşte bunun için, ölüyü taşlara bırakıyorlar ve birkaç saat içinde akbabalar yiyip bitiriyor. Kalan kemikler ise, kulenin dibindeki çukura atılıyor.

 

DSCN9120

 

Artık bu tören yapılmıyor; yalnız kötülük toprağa geçmesin diye şimdilerde mezarı betonla kaplıyorlarmış! Herkesin inancı kendine. Buradan, Ateşgede’ye, en önemli Zerdüşt Tapınağına gidiyoruz. Kapısında kocaman bir Ahura Mazda kabartması; 3 katlı kanatlar yana iyice açılmış ve 3 mesaj veriyor: Doğru düşün, doğru konuş, doğru davran. İçeride, büyük bir kadeh içinde 470 yılından beri yandığı söylenen bir ateş var. Bu ateş nedeniyle, dünyanın her tarafından Zerdüştler ziyarete geliyorlar.

 

DSCN9172

 

Dünyanın en eski mahallelerinden kabul edilen Yezd’in eski mahallelerinde dolaşıyoruz bir süre; bakımsız ama gerçekten çok güzel. Her kapı başka desen, başka renk. İçlerinde yaşamın sürüyor olması daha da güzel kılıyor bu mahalleyi. Vedalaşıp, otobüsle uzunca bir yolculuktan sonra İsfahan’a ve eski bir kervansaray olan muhteşem otelimize varıyoruz.

 

Comments are closed.