Bu aralar sokakta hep HDP var!

Erdoğan Boz 01 April 2015
HAYAT MECLİSTE DEĞİL, SOKAKTA

 

Memleketin seçim sath-ı mailine girmesiyle birlikte Çerkesler arasında da seçimler, milletvekilliği adaylıkları, partiler, partiler üstü siyaset vs. konularında hararetli tartışmalar yürütülmeye başlandı. Aslen meseleye çok uzak oluşumuzdan kaynaklı olsa gerek, tartışmaların bir ana ekseni olmadığı çok bariz. Taraftarlarının yerlere göklere sığdıramadığı, karşıtlarının ise pek de siyasi olmayan nedenlerle yerin dibine soktuğu bir siyasi partimiz, “az bağımsız,” “tam bağımsız” ve siyasal yelpazenin en sağından en soluna kadar pek çok partiden “tam bağımlı,” “heyecansız yarı bağımlı” aday adaylarımız var. Bir Federasyonumuzu ziyaret eden bir HDP’miz, bu yüzden de, alenen bu Federasyon yöneticilerine hakaretler hatta küfürler eden başka bir Federasyonumuz var.

 

Peki, bunca hengâme içinde tartıştığımız şey nedir? Bu sorunun cevabını vermenin pek kolay olmadığı açık. Herkesin kendince öncelikleri, herkesin kendince doğruları, dostu-düşmanı var. Fakat herkesin üzerinde ittifak ettiği bir argüman var ki, özetle yukarıda bahsettiğim genel çerçeve içinde düşünüldüğünde evlere şenlik: Çerkesleri mecliste temsil etmek.

 

İşte bu “Çerkesleri mecliste temsil etmek” adına mevcut iktidar partisi olan AKP’den milletvekili aday adaylarımız olduğunu biliyoruz. Hayatın ne getireceğini kimse bilmez fakat AKP iktidarı içinde Başbakan Davutoğlu ve Cumhurbaşkanı Erdoğan etrafında toplanmaya başlayan farklı güç odaklarının oluşmakta olduğu bu kadar barizken, Ak parti gibi başlangıcından bu yana bir kadro hareketi olagelmiş bir partiden, sırf Çerkes olduğu için aday gösterileceğini düşünmek ne kadar gerçekçi olur bilinmez. Bu durumda, 7 Nisan’da göreceğiz bu heyecanlı bekleyişin AKP’mizin aday listelerinde ne kadar karşılık bulabildiğini. Yine de bence, AKP aday adayı Çerkeslerimiz için, “meclise girersem” ile başlayan bütün cümleler havada kalıyor. Hele ki, AKP’den bir milletvekili aday adayının tanıtım organizasyonunda, AKP’nin siyasi rakibi olan ve aynı şehirden bir aday da göstermiş olan yegane partimizin (ÇDP) komşu ilde gösterdiği milletvekili adayı sunuculuk yapıyorsa, bu faslın izini daha fazla sürmeye gerek dahi kalmıyor. Kalmadığı gibi, yegane Çerkes partimizin Çerkesleri bundan sonra bütün dünyada sadece ve sadece kendisinin “temsil edebileceğini” kendi kendine ilan etmiş olması pek de anlam taşımıyor.

 

Bugüne kadar sokakta hayat bulamamış malum 8 maddelik taleplerle ortaya çıkan Kaffed’imiz seçimlerle ilgili beklentilerini çoktan netleştirmiş, beklenti pek de yüksek değil:

 

Kaffed ve Derneklerimiz siyasi partilere ve hareketlere eşit mesafededir ancak farklı kimlik ve kültürleri reddetmeyen, toplumumuzun sorunlarını ve taleplerini gündemine alan, bu yönde faaliyetler gösteren parti veya adayların TBMM’ne seçilmesi, Çerkeslerin demokratik hak mücadelesi açısından önemli bir kazanım olacaktır.

Ancak bu alıntıyı yaptığımız metnin yazarlarının kendileri de “zahmetsiz rahmet olmayacağını” biliyor gibi görünüyor. Çünkü aynı metnin devamında “Çerkes toplumu olarak demokratik taleplerimizi dile getirme ve siyasi süreçlere etkide bulunma konusunda çekingen olduğumuz açıktır. Bu çekingenliğin en önemli nedeni, demokratik hak mücadelesi konusundaki deneyimsizlik ve siyasi yapılarda yeterince yer almayışımızdır,” deniyor.

 

Ve biliyoruz ki, son zamanların en çok tartışılanı HDP’den de kimi milletvekili aday adaylarımız var. Ve aday adaylarının bulundukları illere bakılırsa bu siyasetçilerimizin de milletvekili olarak mecliste yer alma ihtimalleri pek bulunmuyor.

 

Velhasıl, elimizde hararetle yürütülen tartışmalar, farklı mecralardan farklı adaylar ve imkânsızlıklar var. Peki, sonuç nedir? Herkesin olduğu gibi benimde kendimce çıkardığım bir sonuç var. 7 Haziran seçimleri de her zaman olduğu gibi gelip geçecek. Çerkesler her zamanki gibi mecliste kurumsal bir temsil bulamayacak. Neden mi? Çünkü Çerkesleri temsil etme iddiasında olan koca koca kurumlarımız, kendilerini bürokratik kanallara kanalize etme çabası dışında, türlü demokratik mücadele yöntemleriyle Çerkeslerin sorunlarını yüksek sesle dile getirme, kamuya mal etme çabasında olmadılar. Olduğunu iddia edenler de kendi güvenli limanlarından ayrılıp ormandaki bir ağaç olma yoluna gitmediler. Kendilerine katılmak isteyenleri hakaretle kendilerinden uzaklaştırdılar. Kendi kısır gündemlerini tartışadurmak dışında, Türkiye gündemini kasıp kavuran konularda Çerkesler kendi kimlikleriyle bu tartışmalarda yer almadılar. İç güvenlik paketi herkesin derdiyken, Çerkesler bundan dertlenmediler. Barış herkesin derdiyken, Çerkesler bundan dertlenmediler. Kendi soykırımlarına “ağlarken” başkasının felaketini göz ucuyla dahi görmediler. Gençler sokaklarda düşerken, oralı bile olmadılar. Uzun lafın kısası, bugüne kadar sokakta temsil bulamadılar.

 

Ama unuttuğumuz bir şey var;

 

HDP eş başkanı Selahattin Demirtaş’ın da Kaffed ziyaretinde dediği gibi “Barış ve özgürlük mücadelesinde ne kadar ortaklaşabilirsek, kardeşlik mücadelesinde ne kadar ortaklaşabilirsek, ülkede yaşayan her yurttaşımızın o kadar hayrına olur.”

 

Uzun sözün kısası: Hayat mecliste değil sokakta! Ve bu aralar sokakta hep HDP var!

 

 

Comments are closed.