13 yıl takiyye mi yaptı Erdoğan?

Erhan Hapae 19 November 2014
KÜBA ULU CAMİ-İ ŞERİFİ

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Amerika’yı Colomb’dan önce Müslümanların keşfettiğini tebliğ etti dün. Bu gün, küçük imam hatip okulu öğrencilerinin önünde yaptığı bıktırıcı konuşmasında ‘keşfi’ bir defa daha teyit etti.

 

Hani, “böyle bir iddia var, gerçek olabilir mi acaba” filan diye ortaya atsa hadi neyse de, kesin bildirim olunca la havle diyor insan. Ama bildiği bir şey var herhalde ki inadına söylüyor.

 

Küba’da Ulu Cami var mıydı 800 yıl önce bilmiyorum ama Ankara’da bir Cumhurbaşkanlığı sarayı var.

 

Bir Osmanlı çizgileri var komplekste (ki ben severim) ama sıkı bir ustanın elinden çıkmamış bu belli. Mimar Şefik Birkiye kusura bakmasın. Birde aşırı büyük bir mekân olmuş. Başbakanlık için daha uygun olabilirdi ve belki de öyle dizayn edildi bilemiyorum, hani bütün bakanlıkların toplandığı bir yönetim merkezi olarak. Fakat sonra el koydu.

 

Gerçi Kemalistlerin memnun olması lazım Çankaya’ya çıkarmamış oldular.

 

Oysa 13 yıldır Keçiören gibi orta alt sınıf bir mahallede sıradan bir apartman dairesinde oturuyordu. O zamanda garibime gitmişti aslında. Nedir bu ya? Ecevit’in bir sağlık bakanı vardı makam arabası olarak Renault 12 steyşın siyah bir otomobil kullanıyordu da kendisi ile Mete Akyol bile röportaj yapmıştı sırf bu nedenle. O da “sırt ağrılarıma iyi geliyor” demişti.

 

13 yıl takiyye mi yaptı Erdoğan? Vaz geçti sonra.

 

Ben Sayın Erdoğan’ın Kürt meselesini bu kadar uzatmasını anlıyordum şartlandırılmış kamuoyu nedeniyle ama Alevilerle ilgili meseleyi uzatmasını hiç anlamazdım. Defalarca yapılan çalıştaylardan çıkan sonuç; “az bir birlik olun, aynı şeyleri söyleyin de bakarız” gibi bir savuşturma.

 

Bizim Çerkeslere, sadece Ethem Bey için bir soru sor da gör gününü. Kahraman mı olsun yoksa Hain mi kalsın gibi. Bizzat bizim Çerkeslerden, bin bir çeşit hasedi yan yana dizebilirsiniz.

 

İsmail Beşikçi’nin, ‘Aleviliğin İslam’la zerre ilgisi yok, Zerdüşt’tür onlar’ değerlendirmesini biraz kulak ardı etmek kaydıyla hükümete düşen görev; İslam’la ilgili Alevilerin 500 yıl öncesi de dâhil gördüğü tüm zulümler için bir özür dilemek ve onlar ne istiyorsa yerine getirmek. Çok bir şey istedikleri yok zaten. Zorunlu din dersini seçmeliye çevirmek, Cem evi meşruiyeti ve birde Diyanette ortaklık. Veriver onları. Bedeli olsun olsun 100 milyon dolar, bütçenin iki binde biri.

 

Ali’siz Aleviler varsa onlara da sonra bakarsın.

 

Bu konuda Davutoğlu’ndan umudum var. Erdoğan’dan farklı olarak, 12 imamı biliyor, Alevilerden çok daha iyi hem de. Ne ben biliyorum bütün bunları ne Erkan Hakaşe hatta ne Kuban Kural. Cemal Şener’de bilmezdi Allah rahmet eylesin.

 

Bu karmaşayı bahane edip işi uzattı Sayın Erdoğan. Muhtemelen alevi dostları yoktu çocukluğundan beri ve çok okumuş öğrenmiş biride değildi. Belki de kızıl baş diyordu, bizim Çorumluların dediği gibi. Az biraz hasım.

 

Davutoğlu umarım Sayın Erdoğan’ın bu tür falsolarını tekrarlamaz. Bazen tutarsız konuşmaları, Saray’a el koyuş şekli, seçilen mimarın kalitesi, Alevileri bir türlü içine sindirememesi gibi yanlışları.

 

Siyasetin kalitesi bir nebze artsın, dileğim bu.

 

CARI.

 

Yorumlar (1)
  1. puhate sevda on said:

    bence evet! Sizin de kuşkunuz oluşmuş gibi? Ama Davutoğlu konusundaki bu umudun zemini???