Araf'ta kalmak ne kadar da sancılı!

Dilek Qudey 17 October 2014
YAZ KIZIM!

 

Türkiye’li Çerkesler’in “Çerkeslik” ile ilgili gelecek planları var mı merak ediyorum doğrusu. Türkiye ve dış politikayla ilgili konular söz konusu olduğunda, mangalda kül bırakmıyorlar da, konu kendi meselemiz olduğunda figaro’nun nakaratını bas bariton tekrarlayıp duruyorlar. Hatta bazı Çerkeslerimiz, biraz Çerkeslikten bahsedildiğinde saldırıya bile geçiyorlar. Xabzemiz dalga konusu oldu, Çerkesim demek ırkçılık oldu, vatana dönmek hayal oldu, Şimdilerde halkların kardeşliği İN, Çerkes birlikteliği OUT oldu.

 

“Bırakın kardeşim Ütopik çerkes hayallerini, yaşayın gidin işte” diyenlerin sayısı çoğalmakta. Öyle de yaşanır böyle de. Lakin mesele; Çerkes olmanın dayanılmaz ağırlığında!

 

İnsanlar yaşadıkları yere benzerlermiş ya o hesap. Biz Çerkesler de aynı Türkiye’ye benziyoruz. Türk gibi düşünüp Türk gibi davranıyoruz. Hatta bir Türk’ten daha çok vatanseveriz. En büyük Türkiye başka büyük yok !!! Kaf Dağları derseniz “Padişahın kızını almak isteyen seme oğlanın cirit attığı yerdir” padişah diyorum dikkatinizi çekerim. Yoksa siz başka türlü mü biliyordunuz?

Kabardey’den olma Abhaz’dan doğma Türkiyeli ben deniz, sürgün torunu olmanın dışında başka bir hale geçebilecek miyim acaba?

 

Araf’ta kalmak ne kadar da sancılı!

 

Aslında Maykop seyahatimi anlatmak için oturmuştum klavyenin başına. Maykop ile ilgili Wikipedia bilgiler verecektim, nasıl uçtuğumu, ne yiyip ne içtiğimi anlatacaktım. Nalmes gösterisinden, Guç’e Zamudin’den ve beni ağırlayan dönüşçülerden bahsedecektim. Ne güzel ne keyifli bir geziydi, anlatacaktım sizlere ama belleğim parmaklarıma başka komutlar veriyor.

Vatanına dönmeyi başarmış insanlardan ve ağzımız açık Türkiye’den onları izleyen bizlerden bahsetmeye başladım galiba. Olsun, bu daha önemli.

 

Öncelikle Vatanlarına dönen tüm Çerkesleri, Abazaları ve diğer Kafkas halklarını kutluyorum. Onlara saygı duyuyorum. Bugün ait oldukları yerde yaşıyor olmaları büyük başarı. (siz ne düşünürseniz düşünün, onlar başardılar.) Yaşadıkları yere benzemeye başladılar. (bunu iyi anlamda söylüyorum.) Orada çoğaldılar, çocukları dillerini konuşup, gururla büyüyorlar. Yaşam kaliteleri de gayet iyi. Medeni ve modern kentlerde, köylerde yaşıyorlar.

 

Hangi ülkede yaşarsanız yaşayın hayat koşulları her zaman zordur. Önemli olan sevdiğiniz, huzurlu olduğunuz, aidiyet hissiyle dolup taştığınız yerde yaşamaktır. “Çerkes Vatan’ı” kaygısı olmayan insanlarımız zaten tercihlerini Türkiye’den yana yapmışlar. Vatan hasretiyle kalpleri atan Çerkesler de her türlü değişim ve dönüşümü kabullenerek kendilerini ait oldukları yere mühürlemişler.

 

-Yaz kızım: “Dönüş” kişisel tercih meselesi olarak kayıtlara geçmiştir. Şu an için hükmü yoktur. Herkes mızıka çalıp şeşen, gaşen yapmaktan öteye gidemeyecektir. Yaşam Misak-ı milli sınırları içindedir! Türkiye de yaşayan herkes Türk olmaya mahkum edilmiştir. Çerkesler antik ve masalsı bir millettir. Ayrıca kızları da Turkısh kebap yemekten eskisi kadar güzel değildir.

 

-Ekle kızım: Çerkesler mızıka çalıp dans ederek yok olacaklardır. Şips baste, tarihi bir Çerkes yemeğidir. Çerkes tavuğu da bir mezedir. Kayıtlara geçsin…

 

Yazar’ın Notu : Güzel Maykop seyahatim anılarımda tazeliğini korumaktadır. Kabardey ve Abhazya listeye eklenecektir. Vatan’a dönüş ise imkansız değildir…

Comments are closed.