Mesele, ülkenin gördüğü en korkunç ve etkili darbenin karar vericilerinin yani darbecilerin yargılanması ve hüküm giymesidir.

Nurdan Şahin 26 June 2014
DARBECİLER de HÜKÜM GİYER..

 

Geçen hafta tatildeydim; ortaokul, lise, üniversite, yıllar sonra da iş arkadaşım olan Ela aramış, duymamışım. İş saatinde, durup dururken aramaz hiç – son aradığında Gabo’yu kaybetmiştik. Yurtdışında olduğumu yazayım da, önemli bir şey yoksa, dönüşte ararım diye düşündüm. Varmış, hem de nasıl! “Evren ile Şahinkaya müebbete mahkum oldu , belki duymamışsındır, paylaşayım dedim” mesajı geldi cevaben. Aman tanrım, bu gerçek olabilir mi? Ülke tarihindeki birbirinden korkunç darbelerin en korkuncunun baş sorumlusu ile hemen arkasından gelen 4’ün biri (diğer üçü çoktan ölmüşlerdi) yine ülke tarihinde ilk kez darbecilikten yargılanmışlar ve hüküm giymişlerdi! Yaşı tutmayan çocukları yaşını büyüterek astıran, “biz tarafsızız, bir sağdan asıyoruz, bir soldan” beyanlarında bulunan, “asmayalım da besleyelim mi” diyebilen, binlerce insanı işkenceden geçirten, sakat, işsiz kalmasına yol açan, Diyarbakır Cezaevi gibi bir cehennem yaratan, tarihin gördüğü en acımasız diktatörlerden biri, darbelere alışkın benim ülkemde, hem de darbecilikten yargılandı ve darbecilikten hüküm giydi! Üstelik, vatan, millet, Sakarya teranelerine karşın, suçlarını çok iyi bildiklerinden, yaptıkları anayasaya bir de yargılanmalarını engelleyen geçici bir madde koymuşlardı. Gün oldu, devran döndü, tam da darbe yaptıkları günün yıldönümünde yapılan bir referandumla yargılanmalarının önü açıldı. 12 Eylül darbesinin cezasını, 12 Eylül referandumu verdi.

 

Sağ olasın Ela; hep imrenerek izlerdim Yunanlıları, yanı başımızdaki şu küçücük ülke darbecilerini yargıladı diye; bu haberi hem de bir Yunan adasında almak süper oldu. Gelsin Uzolar!

 

Sonra haberleri ve yorumları okumak için internete girdim. Kenan Evren’le Tahsin Şahinkaya’nın müebbete mahkum oldukları gün, Balyoz davası da Anayasa Mahkemesi tarafından usulden bozulmuştu, hem de oybirliği ile. Yanlış hatırlamıyorsam, bir süre önce de, aynı dava Yargıtay’ca onanmıştı, ve galiba yine oybirliği ile. Bu bizim yargı sistemini ya da yargıçları anlamak gerçekten mümkün değil – en azından benim için! Her neyse, üzerinde bu kadar şaibe bulunan bir davanın yeniden görülmesi mutlaka olumlu olacaktır; kurunun yanında yaşın da yanmasına umarım engel olur bu yeniden yargılama. Bazı gazete manşetlerinin haberi veriş biçimi ise, gerçekten şaşırtıcıydı; sanki Anayasa Mahkemesi kararı esastan bozmuş ve/veya tüm sanıklar beraat etmiş izlenimini uyandırıyordu. Oysa dava, şahitlerin hepsinin dinlenmemiş olması ve bazı deliller – özellikle dijital kayıtlar – ile ilgili var olan ciddi şüphelerin araştırılmamış olması nedeniyle hak ihlali oluştuğundan, yeniden görülecekti. Umalım ki bu kez vicdanları rahatlatacak bir yargılama olsun ve darbe teşebbüsçüleri hak ettikleri cezaları alırken, sahte delillerle mağdur edilenler aklansın. Sahte kayıtları ve delilleri üretenlerden de mutlaka hesap sorulsun. Ama hiç kimse, darbe teşebbüslerini – Ayışığı, Sarıkız, Balyoz – yok saymasın.

 

Ne ilginç, bu davanın yeniden görülmesini de 12 Eylül’e borçluyduk, tabii 2010 yılındakine, zira referandumla gelmişti Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkı ve bizim gibi “Yetmez ama Evet” diyenlere en çok veryansın edenlere yaramıştı referandum sonuçları.

 

Bu davalarla, özellikle de Evren ve Şahinkaya mahkumiyeti ile ilgili gerek basında, gerekse sosyal medyada yapılan pek çok yorum ise beni bir kez daha şaşırtmayı başardı. Darbelerden pek etkilenmemiş olan X kuşağı ile post modern darbelerde bile çocuk olan Y kuşağına değil sözüm. Kendisi bizzat zarar görmese de, o ortamı yaşayan, 50 idama şahit olan, kıyısından bucağından da olsa, 60’ların sonlarından 80’lere kadar siyasete bir şekilde dokunan insanların bu davaya ve sonunda verilen mahkumiyete omuz silkmesi benim yüreğimi acıtıyor. Mesele elbette iki ihtiyardan öç almak değil; elbette sadece iki kişi değil bütün yaşanan acıların yegane sorumlusu. Mesele, ülkenin gördüğü en korkunç ve etkili darbenin karar vericilerinin yani darbecilerin yargılanması ve hüküm giymesidir. Mesele, artık bu ülkede darbenin alenen suç sayılmasıdır. Bu darbeye ortak ya da destek olan başkalarının – cüppelerinin eteklerini uçuştura uçuştura darbeci generallere saygı sunmaya koşan kimi rektörlerin/yüksek yargı mensuplarının/iş insanlarının/basın mensuplarının/sivil toplum temsilcilerinin vb – yargılanmasına gerek yok; onlar kamu vicdanında mahkum oldular ve bunun dayanılmaz ağırlığı onlara yeter.

Comments are closed.