Dağda bir oğlak kaybolsa ‘Başbakan İstifa’ diye bağırıyorlar. Ne madenciler umurlarında nede ölüp gitmiş Kürtler.

Erhan Hapae 19 May 2014
ARTIK ZOR İNANIRIZ

 

Komuoyunu bunlar oluşturuyordu 90 yıldır.

 

Mina Urgan’ın ‘Bir Dinazorun anıları’ kitabını okuduğumda şöyle bir hayal kırıklığı oluşmuştu bende. Yok kitap iyiydi, dili de iyiydi. Yalnız Ada-Moda-Nişantaşı üçgeninde oluşmuş, çoğu hısım küçük bir kalabalık; ülkenin entelektüel hayatını şekillendirmeye adaydı. Sağcısı, solcusu, ressamı, şairi, hepsi, hepsi tanıştı. Çoğu Osmanlı alt bürokrasisinden Cumhuriyet üst bürokrasisine sıçrama yapmış ahalinin çocuklarıydı. Nazım’dan Necip Fazıl’a, Halikarnas Balıkçısı’ndan Rey biraderlere oradan Mina Urgan’a kadar. İşleri paylaşmışlardı sanki. Sen ressam ol, ben seramikçi, öbürü şiir meraklısı şair olsun. O solcu, bu maneviyatçı kalsın. Bir Orhan Veli bulaşmamış bunlara pek, birde Cemil Meriç.

 

Kendilerine zımnen teslim edilen kültürel hayatın içinden Avrupa çapında bir tek fikir, bir tek şiir çıkmadı doğru dürüst. Orhan Pamuk – Etyen Mahçupyan gibi Avrupa çapında değerler yeni nesildendir ve daha bağımsız zihinlerin işidir. Paşa dedelerinin sohbetleriyle büyümeyen o.

 

Mahir’e Deniz’e bu gün övgüler düzen zevat, yaşasalar içlerine almazlardı, ben size söyleyim. Ölmeyenlerini almadılar zaten. Nuri İyem’in birbirinin kopyası yüzlerce kötü Anadolu kadını portresine övgüler düzdüler yıllarca, cemaattendi muhtemel. Estetik onların işiydi, zevkli mekanlar seçkin şaraplar. İçlerinden Türkiye dışında proje yapmış tek bir mimar çıkmadı yalnız. Sedad Hakkı Eldem Hoca vardı bir ama o da bunlara yüz verecek adam değildi.

 

Berkant tek bir şarkıyla süper yıldız olmuştu bu ülkede. Kart bir sesle ‘ Bir şarkısın sen’i söyleyip. Karikatürize ettim belki ama çok benzer bir durum.

 

Basını şekillendiren onlardı, ne kadar eziyet çektiklerini ballandıra ballandıra anlatıp. Halk umurlarında değildi ama bunu hep gizlediler. Halkın içinden çıkmış sanatçıları hor gördüler, ölünce bir şeyler yazar gibi yaptılar. Veysel’i Ankara’ya sokmadılar bir zaman, sonra naif türkülerini elektrogitarla çalıp, diskolarda söylediler bağıra çağıra. Neşet Ertaş ölmeden suratına bakan olmadı. Acem kızı seviyesinde bir türkü bestelemedi oysa ne Barış Manço nede Cem Karaca.

 

Ben bunların şaraptan anladığını da sanmam. Biz bilmiyoruz diye, odur da budur da.

 

Koyu bir dindarlığın baskın olarak sürdüğü bu topraklarda bu din ne diyor diye merak eden olmadı. Din afyondur demekten başka. Lenin.

 

İktidar sizde ama kültürel iktidar bizde diye övündüler gizli açık. Bunu yazanlarda oldu.

 

Berlin duvarı yıkılınca, esinlendikleri batıda, sol çöküp entelektüel olarak beslendikleri damarlar kesilince çaresiz kaldılar. Dindar kesimden gelen entelektüellerle baş edemez oldular.

 

Demirelgiller siyasi iktidarken kolaydı, kültürel iktidar ellerindeydi nasılsa. Yitirdikleri şey budur ve hırçınlıkları bu yüzden. Kendilerini zerre iplemeyen bir başbakan, eski ezberlere hiç önem vermeyen bir dışişleri bakanı var. Davutoğlu entelektüel birikim olarak topunu cebinden çıkarır.

 

Dağda bir oğlak kaybolsa ‘Başbakan İstifa’ diye bağırıyorlar. Ne madenciler umurlarında nede ölüp gitmiş Kürtler. Yas ilan edip Türkbükü’ne koşuyorlar.

 

Soma ile ilgili fikrim şu; Biz bu kömür madenlerini işletemeyiz ölümler olmadan. Bu devlet iken de böyle idi şimdi özel sektör girdi yine böyle. Kapatılsın. Bütün toplum bedeli neyse ödeyelim hep beraber. Böyle kitlesel imhalara göz yummayalım artık.

 

Bu böyle olmayacak.

 

CARI.

Yorumlar (13)
  1. Beytül Papa on said:

    Erhan bey , resimden ,müziğe,romandan şiire ve de bittabi siyasete , a unuttuk dini değerlere kadar ne çok şey biliyormuşsunuz.Ezik kaldım doğrusu. Ağlasam mı ne yapsam bilemedim . Yalnız Berkant’dan ne istediniz bilemedim, genç kızlığımın romantikliği içinde az buçuk bir yer edinmişti.Üzdünüz beni.
    Bilgisinden bu kadar emin olarak , Türkiye ve dünyanın sanat ve politik gelişimini bu kadar net ve kesin çizgilerle değerlendirmeniz ve bu cesaretiniz gözlerimi yaşarttı.Umarım Bay Tayyip sizi fark eder , kim bilir havuz medyasında değerli fikirleriniz den faydalanır.Durmayın , yola devam.

  2. adig on said:

    Herseye dair bir fikriniz var masallah. Ama bi türlü basbakani elestiremiyorsunuz. Konunun etrafindan dolanabiliyorsunuz ama bi turlu diyemiyorsunuz ki bu basbakan yanlış yapti. Hem de bunca zalimligini gormenize ragmen.

    Birakin artik chp olsaydi o da aynisinu yapacakti demeyi. Size ucundan ozgurlukleri koklatti diye kendini padişah zanneden bu adama karsi bu kadar yufka yurekli olmayin!

  3. selim on said:

    fıtrattan entellektüelsiniz anlaşılan!

  4. Handan demiröz on said:

    Bu işin fıtratında ölüm var diyen RTE na inanmamızı ve 100 yıl önce İngiltere ve Fransada da ölümler oldu diye teselli bulmamızı istiyorsun Erhan ama zor görünüyor . Geçmişin hiç bir ‘hata’ sı bugünün hırsızlıklarını yolsuzluklarını haksızlıklarını unutturamıyor bize . Nedense senin de bu günkü günahları eleştirmeye hiç elin gitmiyor . Ya da yüreğin yetmiyor ki en acısı bu ihtimal . Beni en çok üzen :(

  5. Mustafa KUT on said:

    Eyvah, Eyvah,Erhan Bey,

    Doğruyu yazdınız ya pılınızı, pırtınızı hazırlayın. Sizi 9 köyden kovarlar.

  6. mustafa N yuksel on said:

    Yukarıda gayet güzel dillendirilmiş kendi içerisinde eleştirel tutarlılık taşıyan bir metin var…

    Ama öyle bir cinnet ve ruh hali varki toplumun bir kesiminde, t. erdoğan’a h
    akaretlerle başlayıp 70 yılın bütün kötülüklerini ona yıkarak bitmeyen yada içinde direk iktidarı hedefe almayan kültürel siyasal sosyal hiçbir yazı ve analizin hatta hakaret içermeyen eleştirinin bile kıymeti harbiyesi kalmadı…

    Yorumlar bana bu boğucu hakikati hatırlattı…

  7. tleptseriko sinef on said:

    büyük hayal kırıklığı. yazık… 90 yıldır doğru bir şey yapılmaması şu anı, andaki pisliği aklamaz, haklı çıkarmaz. oysa siz bu tuzağa düşmüşsünüz. carı….

  8. mara wasa on said:

    Sadece ve sadece sana yazıklar olsun.

  9. Furkan on said:

    Türkiyede gözönünde olan entellektüllerin konumunu ile ilgili olarak yazar yerinde eleştiriler yapmış. Ancak bu, Tayyip her ne yaparsa yapsın onu temize çıkarmaz. Duran saat bile günde iki defa doğruyu gösteriyor. Somaya gidip bunlar işin doğasında var demek, Soçi’de Putinin yaninda olimiyat açılışında bulunmak..
    Yani Tayyipte siyaseten hata yapar. Şeyh uçmaz müritler uçurur sözünü doğrularcasına Erdoğan savunması yapmanız yazınızın zayıf tarafı.

  10. Sebahattin on said:

    Erhan abi, Parise döneydin iyiydi… hiç olmassa Eyfelden baktıgın zaman RTE hinterlantından çıkma ihtimalin olurdu…Erhan abi bak paris diyom :))

  11. Ergün Synduk on said:

    Yıllardır büyük bir hayranlıkla takip ettiğim büyüğüm Erhan Hapae’nin son dönem yazılarını anlayamıyorum. Yetenekli yazarımızın geldiği nokta benim açımdan büyük hayal kırıklığıdır. 90 yılın Cumhuriyet elitistleri ne kadar yapay, demokrasiden uzak ve hatalıysa halka utanmazca “Seni tokatlarım, İsrail bilmem nesi” diyen anlayış da benim açımdan bir o kadar hatalıdır. Böyle olmayaydın iyiydi be Erhan abi. Ya da gerçekten de Sebahattin’in dediği gibi Paris’e gitseydin bize de bir yol açıp oralarda demokratik, Avrupalı bir Çerkes community olurduk hiç olmazsa!
    Carı…

  12. Erkan Hak'aşe on said:

    Erhan abi, aynı yazıyı tek kelimesini değiştirmeden yayınlayıp, bir tek “Dağda bir oğlak kaybolsa ‘Başbakan İstifa’ diye bağırıyorlar. Ne madenciler umurlarında nede ölüp gitmiş Kürtler. Yas ilan edip Türkbükü’ne koşuyorlar.” (bu arada bu paragrafla ifade edilen düşünceye yüzde yüz katılıyorum)paragrafını çıkarsa yazıdan, şöyle sıkı bir “sexist” başlıkla da Tayyib’i istifaya davet etse, bence okuyucu yorumlarının çoğu(180 derece zıt) çok farklı olurdu. Erhan Abi sanıyorum yazdıklarından değil yazmadıklarından dolayı eleştiriliyor. İyi de herhangi bir yazarın “dur şimdi önce okuyucunun gazını alayım, Tayyib’e iki satır küfredeyim, sonra söyleyeceklerimi söylerim.” gibi bir mantıkla yazı yazmak gibi bir mecburiyeti mi var? Erhan Hapae’nin, “valla Tayyip çok güzel konuştu olay sonrasında, danışmanı da güzel tekme atmış valla-eline sağlık, devletin zerre sorumluluğu yok zaten” diye düşündüğüne hakikaten inanan mı var? Tayyib’i eleştirmeye “yüreğinin yetmediği” filan neyin nesi? Ak Parti müteahhiti mi Erhan Hapae? Ekstra bir geliri mi var Ak Parti iktidarından? Eleştirilere bakıyorum da, eleştirilerin kendisi Erhan Hapae’nin yazısındaki tezi doğruluyor. Dert ölenler yada ölümler değil…Bu yorumu yazmak bana düşmezdi biliyorum da, yazdım işte.Böyle…

  13. Ergün Synduk on said:

    Hakikaten Erkan neden sana düştü bunları yazmak? Bunu da anlamadım ben! Keşke hiç müdahil olmayaydın sen de. Derdimizin ölenler olmadığını falan da nereden çıkardın? Yok efendim şunu yazsaydı böyle olmazdı bunu yazsaydı bu çıkardı, sexist başlık atsaydı hepimizin çenesi kapanırdı yaklaşımları da nedir? Olmamış bu yazdıkların Erkan. Vicdan ve tevazu yok Erhan abinin yazdıklarında da senin yazdıklarında da.
    CARI.