Yasamayı ve Yürütmeyi halk nasıl denetliyorsa, Yargıyı da halk denetlemeli.

Erhan Hapae 02 January 2014
HESAP VERMEYEN YARGI

 

Salim Başol, Yassıda duruşmaları sırasında adayı ziyaret eden iki MBK (Milli Birlik Komitesi) üyesiyle, Komutan Tarık Güryay’ ın lojmanında yemek yer. Komite üyeleri davadan altmışın altında idam çıkmassa zor durumda kalacaklarını söyler. Belki yüz olur der belki üç, tek başıma değilim ben. Darbenin lideri Cemal Gürses’ i iki defa ziyaret eder. Duruşmada hep yaptığı gibi Hasan Polatkan’ı azarlar. Polatkan hayatımla ilgili bir duruşma var, savunma yapmayayım mı? Der. Salim Başol’un cevabı ‘yapma’ olur. 15 idam kararı verir.

 

Darbe sonrasının ilk başbakanı İnönü tarafından eve – yemeğe davet edilmiş biridir, ama mutsuzdur. Tutuklu bulunduğu Harp Okulu penceresinden atlayıp intihar ettiği söylenen Demokrat Partili bakan Namık Gedik’ in karısı milletvekili seçilmiştir.

 

Fatih Adliyesinde, kısa bir süre bilirkişilik yapmıştım, teknik konularla ilgili. Bir keşfe gitmek için adliye önünde taksi beklerken, keşfe götüren kısa boylu mütevazı kılıklı, elinde 30 yıllık yıpranmış bir doktor çantası taşıyan ihtiyar avukatı işaret eden hakim; kim olduğunu biliyor musun onun dedi. Hiçbir fikrim yoktu. Ömer Altay Egesel dedi ve ekledi; Yassıada savcısıydı – hey gidi. Çaptan düşmüş fukara bir bezirgân.

 

Elindeki kadın çamaşırlarını mahkemede sallayıp memleketi titreten savcı. Sonuç: 15 İDAM KARARI.

 

Deniz ile Yusuf’a birde Hüseyin’e idam cezası veren Ali Elverdi, yediği yemek nefes borusuna kaçıp solunum yetmezliğinden ölünce üzülen olmamış.

 

Haksızlıkla astı, boğularak öldü denmiş kendisi için. Demirel milletvekili yapmıştı onu, not düşelim.

 

Başsavcı Abdurrahman Yalçınkaya Ak Partiye kapatma davası açmış, 5’e 6 oy gibi kıl payı bir oylama ile kurtarmıştı canını iktidar. Bir başka eski savcı Kanadoğlu, 367 kararı ile Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığını önlemeye çalışmış ve önlemişti biliyoruz. Bu müdahalelerin ülkeye kaç paraya mal olduğu henüz hesaplanmış değil.

 

34 yıl hükümlü Mustafa Balbay’ı salıp, sadece tutuklu Kürt vekilleri içerde tutan yargı.

 

AİHM den ülkenin yediği cezaların büyük bir bölümünün müsebbibi olan yargı.

 

Halkın cebinden ödenen bu cezaların yüzde beşi kendilerinden tahsil edilse, AİHM kurallarını ezberler herhalde değil mi. Yanlış kararları siz verin paraları biz ödeyelim.

 

Millet adına yapıyorsan yargılamayı, millete şu yaptıklarının hesabını versen ya bir.

 

Yasama – Yürütme – Yargı üçlüsünden hesap vermeyen tek kurum yargı. Yasama(Meclis) Anayasa mahkemesi tarafından denetleniyor, Yürütme (hükümet) Danıştay tarafından. Yargıya denetim yok.

 

Meclis ve Hükümet bu denetimlerden başka, her dört senede bir halk tarafından siygaya çekiliyor ayrıca. Halka hesap veriyor.

 

Köpek davası – bebek davası gibi saçmalıklarla bir başbakan idam ediliyor, meclisten on bir milletvekili alınıp 11 yıl hapse tıkılıyor Kürt oldukları için. Başörtülü bir milletvekili bizzat Ecevit tarafından meclisten kovuluyor ve yargı peşine düşüyor.

 

Gördüğünüz gibi Yasama’da – Yürütme’de ağır cezalar çekiyor haklı haksız.

 

Menderes’i asan Salim Başol hesap verdi mi hiç? Ya da sonrakiler?

 

Yasamayı ve Yürütmeyi halk nasıl denetliyorsa, Yargıyı da halk denetlemeli. Bunun bir yolu olmalı. Mühendisler – doktorlar – askerler ve sıradan vatandaşlar hata işleyince nasıl işinden, aşından hatta özgürlüğünden oluyorsa, yanlış yapmış yargı mensupları içinde aynen böyle olmalı.

 

Yoksa bu denetimsiz pusu kuyusunda kumpaslar bitmez.

 

İyi seneler diliyorum herkese.

 

CARI.

 

Yorumlar (5)
  1. cetin ozkan on said:

    Daha onceden karsilasmadigimiz bu tur yazilarin yazilmaya baslanmasi demokrasimizin gelismesinin bir habercisi degilmidir insallah onlarinda hesap verdigi gunleri goruruz Sayin yazar dort dortluk makaleniz icin elinize yureginize kaleminize saglik Selam ve sevgi ile kalin

  2. Enver SAĞLAM on said:

    Bağımsız yargının (!) temsilcisi aynı Başol yargılamalarla ilgili itiraz eden Menderes’e, “sizi buraya tıkan güç böyle istiyor” demişti.
    Yazının bütünlüğüne bir cümle ile katkım olsun dedim yani…

  3. Nart Can on said:

    İki soru sormak isterim. 1) Darbe dönemlerinin mahkeme kararları ile “Yargı” yı yargılayabilirmiyiz. 2) AHİM de ülkenin yediği cezalarda “Yasama” nın sorumluluğu yokmudur. Selamlar.

  4. erhan hapae on said:

    Sayın Nart, buradan cevap vermemiz yasak ama Editör izin verirse iki sorunuzu kısaca açıklık getirmek isterim. Kapatma davası-367 dayatması ve KCK tutuklamaları darbe döneminde açılmış davalar değil. Gerçi hukukumuz darbe hukukuyla eşdeğerdir 80 yıldır, değiştiremiyoruz. İkinci sorunuza gelince, yasamanın da yürütmenin de kusuru var AİHM mahkumiyetlerinde. Onun için yazı içinde ‘büyük bir bölümünden’ diye sınırladım. Dikkatinizden kaçmış olabilir diye hatırlatmak istedim. Saygılarımla.

    • Bislan Taner on said:

      Sayın Nart’ın dikkat çektiği nokta tam da doğru noktadır, Bence. Sözünü ettiğiniz yargı arızaları, yasamanın düzenlemekle mükellef olduğu kanunlardan dayanak bulmaktadır. Anayasa Mahkemesinin Meclisi, Danıştayın Hükümeti denetlemesi gerekliliğini ortaya koyan da, hangi usulle denetleyeceğini belirleyen de yine yasamadır. Darbe Anayasası dediğimiz mevcut Anayasayı değiştirmeyi beceremeyen de yine bu halk denetimine tabi olan Yasama Erkidir. Gerçi Erdoğan’ın “sandık=demokrasi” dünya görüşüne göre, gelmiş geçmiş en demokratik anayasa da 80 anayasasıdır.