Meşru zeminde, yani sandıkta Ak Parti’ yi yenmeleri zor.

Erhan Hapae 28 December 2013
NE YAPMAK İSTİYOR BUNLAR?

 

Diyelim ki hükümeti yıpratıp – bezdirip – istifaya zorladılar ve diyelim ki erken seçim kararı almalarına da fırsat vermeden düşürdüler.

 

Ne olacak?

 

Eskiden böyle durumlarda Asker el koyar, CHP den birisini başbakan yapar (60 darbesinde İnönü – 70 darbesinde Nihat Erim gibi) devletten kemik Kemalist (kk) bürokratları bakan yapıp teknokrat kabine diye lanse ederlerdi. Milli mutabakat hükümeti falan deyip. Kısaca Faşizm.

 

Bu gün, bu mümkün görünmüyor bence. Eğer hala mümkünse, faşizm geliyor demektir ki sivil siyasetin toplu itirazı gerekir. Ama bu mümkün değil diyelim bu gün.

 

Ee öyleyse ve Tayyip istifa ederse hükümeti kim kuracak? Muhalefetin hepsini toplayıp ikiyle çarpsanız güvenoyu alamaz. Ak partide bir koalisyona girmeyeceğine göre yine Ak Partiye kalacak hükümeti kurmak. Buyur bakalım.

 

Erken seçime gidildiğini düşünelim. CHP – MHP’ nin bir seçim kazanma ihtimali var mı? Bence yok. Ayrıca eskinin solcuları böyle bir koalisyona razı mı yahu?

 

Neyse.

 

Hatta bu yeni saldırılar Ak Parti’ nin oylarını daha da arttıracak. Bu benim bir öngörüm elbet.

 

Üzgünüm ‘muhalefet cephesi’ sizin için, ama yöneleceğiniz yer halk olmalı, hukuk kumpasları değil. O hukuku sizde biliyorsunuz bizde. Halk ise 12 Eylül’ de manipüle edilip canından bezdirilen o halk değil artık, Başbakan’ ı seviyor – meydanlar orta yerde. Yani sivil siyasetten yana.

 

Diğer yandan ordu bir açıklama yapıp ‘biz bu işte yokuz’ dedi bu gün, ‘bizden medet ummayın’. Aslı Aydıntaşbaş’ ın hiç hoşuna gitmedi bu açıklama, ‘lüzumsuz’ dedi sinirle bu sabah. Muhtemel ki tepki gösterdiği ilk açıklama buydu orduya ait.

 

Sonuç olarak meşru zeminde, yani sandıkta Ak Parti’ yi yenmeleri zor.

 

Mahir Çayan’ ın hayırla andığım bir tespiti vardı eski Türkiye iktidarı ile ilgili; Oligarşi. Sadece askerler değil, tüfeksiz bürokrasi – hazineden geçinen burjuvazi – basın dâhil bu işbirliği çetesinin içinde. Oligarşinin geri kalan kısmı, cemaatin bir bölümünü de katıp işin içine, seçilmiş sivil iktidarı devirmeye kalkışıyor. Ben böyle okuyorum. İktidarda CHP de olsa böyle düşünecektim, hiç kuşkunuz olmasın.

 

Yolsuzluğun üzerini kapatacak bir iktidarı halk affetmez. Bende etmem. Serbest piyasa yolsuzluğu sevmez, haksız rekabet sayar. Ben özgürlükleri ve serbest piyasayı savunuyorum ne yapayım.

 

Devlet ne kadar koyu ise yolsuzluk o kadar derindir. Bakınız Rusya – buna Kafkasya’da dâhil.

 

2010 da, yetmez ama evet oylaması döneminde, Tayyip kendi yargısını oluşturuyor, kendi polisini kuruyor diyenler biraz şaşırmışlardır herhalde. İyi niyetlilerden bahsediyorum elbet. Diğerlerine ne desek boş. Tayyib’ in polisi İçişleri Bakanı’ nın oğlunu gece evinden alıyor, sıradan bir kavruk savcı neredeyse Başbakanı sigaya çekecek. Bir bakıma gurur duymamız gereken bir durum değil mi bu.

 

Putin’ in oğlunu tutuklayacak bir savcı var mı Rusya’da, ya da Abhazya’da ha? Paradan öte bir durum, memleketi var Putin’ in hemen hemen.

 

Tek bir hedefi olabilir bu kalkışmanın, Erdoğan’ ı cumhurbaşkanlığından etmek. Bunu başarabilirler ama cahillik ederler. Kendilerine kötülük, benim gibilere iyilik bu.

 

Tayyib’ in pasif bir görevde olması onların hayrına olurdu bence. İyi ki Gül Cumhurbaşkanı oldu 2007′ de ve Tayyip başbakan kaldı. Gül bu kumpaslarla mücadele edemez, Şiwan Perveri Diyarbakır’ da kucaklayamazdı diye düşünüyorum ben.

 

CARI.

Yorumlar (6)
  1. Murat on said:

    Eğer basında ciddi bir ağırlığa kavuşmuşsa, hakkındaki yolsuzluk, usulsüzlük, rüşvet, kötüye kullanma iddiaları yayınlanamıyorsa veya yayınlayanlar direk darbeci,uluslararası işbirlikçi, komplocu ilan ediliyorsa elbette iktidar sandıkta her seçimde daha güçlü çıkacaktır. Burada sadece gözden kaçırılan şu var; hiç bir ileri demokraside iktidar %60-%70 ve üstü oy almaz, bu ancak Suriye, Rusya, bazı Afrika ve güney Asya ülkeleri, Saddam’ın Irak’ı gibi demokrasinin olmadığı yada demokrasinin yerleşemediği ülkelerde olur.

    Çözüm sürecinde, kcklıları rehin almış, süreci hiçbir yasal düzenlemeye bağlamamış, kafası atsa imralı-kandil arasında gitmelerine izin verdiği vekilleri bile ömür boyu hapse girmesine yasal engel oluşturmamış iktidarın, milyar dolarlık yolsuzluk, rüşvet, rant iddialarına karşı çözüm sürecini şantaj aracı olarak kullanması hiçbirşey değilse ahlaksızlıktır.

    Bir de CHP’den haz etmemekle beraber CHP eleştirisinde tarih boyunca yapılan bütün yanlışlarını ortaya koymak demokratik muhalefet oluyor da, AKP eleştirisinde bugün yapılan yolsuzluk iddialarını dile getirmek neden darbe oluyor.

    Son olarak yolsuzluk ve rüşvet dosyaları ile bir hükümetin devrilmesi en meşru hükümet devirme yöntemidir. Zira hükümetin varlığının en büyük ve temel sebebi devletin para harcama yetkisinin kime teslim edileceğidir. Onu da yanlış yapan ya da yapamayan hükümet devrilmelidir.

    Suçluyu ya da suçsuzu sandıkta belirleyemezsiniz.

  2. Nesren Şamil Kanşat on said:

    Erhan abicim öncelikle saygılar. Belki yazına cevap olarak belki de bu “alternatifsiz”lik hissiyatına cevap olabilir diyerek, Hayko Bağdat’ın yazını paylaşmak istedim. Görüşmek üzere abi…

    “Birileri bize hep aynı şeyleri söyleyip duruyor.

    Mevcut iktidarın alternatifinin olmadığı, istikrar ve ekonomik gelişme adına ufak tefek aksaklıkları görmezden gelmemiz gerektiği anlatılıyor. Tüm etnik kimliklerin, mezheplerin bu iktidar döneminde rahat bir nefes aldığını, Kemalizmin tektipleştirici baskısından yeni kurtulduğumuzu hiç unutmamamız gerektiği hatırlatılıyor.

    30 yıllık çatışma sürecine bu iktidarın son verdiğinden ve barışı savunuyorsak AKP’nin güçlü kalmasını sağlamamız gerektiğinden bahsediliyor.

    Anladık yahu…

    Başbakan “ben olsam Öcalan’ı asardım” dediğinde veya gerillaya sarıldığı için Gültan Kışanak’ı hapse göndermeye heves ettiğinde elleri şişene kadar alkışlayanlar bugün başımıza barış güvercini kesildi.

    Bin yıllık Kürdistan’a, (o da petrolü ucuza alacağı kesimine) “Kürdistan” dedi diye “Mandela” ilan ettikleri Erdoğan’ın iktidarında, Kürdistan’ın binlerce evladı uyduruk KCK davalarıyla cezaevlerinde çürütülmüyor mu?

    Milyonlarca Kürd’ün anadil hakkı hâlâ gasp edilmiyor mu?

    “Mevzu Ali’yi sevmek ise” diye başlayan anlamsız, sevimsiz, inkârcı cümleler sarfetmekten vakit bulup cemevini camiye, kiliseye eşit kıldınız da biz mi nankörlük ettik?

    Vekilleriniz cemevlerine “terör yuvası” demedi mi?

    AİHM’den döneceği neredeyse kesinleşmiş olan davalık azınlık mülklerini (o da yüzde 20’sini) iade ettiniz de sadaka mı vermiş oldunuz millete?

    Soykırımla yüzleşecek, zayiatı karşılayacak, bu toprakların kadim Hıristiyan halklarına iade-i itibar sağlayacaksınız da biz mi mani oluyoruz?

    Dink davasında yedi yıldır mahkeme kapılarında adlarını bağırdığımız polisler şimdi mi çeteci oldu?

    Hepsini terfi ettirmediniz mi?

    Şimdi istifasını istediğiniz bakanlarınızın bir kısmı bu davanın şüphelileri değil mi?

    Terör örgütü ilan etmek üzere olduğunuz Cemaat sizin döneminizin “kazanan”ı değil mi?

    Beraberce bu ülkeyi yönetmediniz mi?

    Gezi’de gençlerimizi öldüren, gözlerini kör eden “destan yazan polisler” sizin oğullarınızı gözaltına alınca mı “artist” oldu?

    Lahmacun yiyip tespih çekmek bir gencin sokak ortasında kafasına vurula vurula öldürülmesinden daha mı hoyrat?

    Eşlerimizin, kızkardeşlerimizin giydiği kıyafetleri anlatıp anlatıp onları ahlaksız ilan etmediniz mi?

    Sevgilisi ile metroda yakın oturan genç kadın için “Hangi anne kızının bir erkeğin kucağına oturmasını ister” diyerek milleti alenen orospu yerine koymadınız mı?

    “Bunlar takmış yok ormandı, yok ağaçtı” diye diye şehirlerimizi beton bloklara, çılgın projelerle yaşam alanlarımızı çorak arazilere çevirmediniz mi?

    Eeee?

    Bu iktidara kızmak ve muhalefet etmek için illa dış mihrak, bilmemne lobisi, çeteci, darbeci, vatan haini mi olunması gerekiyor?

    11 yıllık muhafazakâr, neoliberal politikalardan sıkılmış olamaz mıyız?

    Muhalefet partileri siz vazgeçilmez olduğunuz için kepenk mi indirsin?

    Toplumun yakıcı sorunları ortadadır.

    Kim iktidar olursa olsun bu sorunların muhatabıdır.

    Kimseye jest yapılmıyor, tüm kimlikler kendi mücadelesini veriyor, bedel ödüyor, yol alıyor.

    Kazanımlar, çoğu zaman bu sağcı politikalara rağmen gerçekleşiyor.

    Babamızın oğlu değilsiniz neticede.

    Giderseniz de felaket falan olmaz.

    İstikbalini sizlerin varlığına bağlamış yeni zenginlere, atanmış medya patronlarına ve onların köşe yazarlarına anlatınız bunları.

    AKP giderse sadece onların felaketi olacaktır sanırım.

    İyi yere dükkân açmışlar çünkü.”

  3. Furkan Kafkas on said:

    AKP kurulduktan kısa bir süre sonra iktidar oldu. Bu başarının arkasında kimler vardı? Elimizde somut bir delil olmasada, AKP’yi destekleyen bir ittifak vardı: dini cemaatler, ABD dahil batılı güçler, türk sağı ve liberalleri, kürtlerin bir kısmı vb. Gelinen noktada AKP ittifakı çatladı ve onu girdiği ilk seçimde iktidar yapanlar ilk seçimde gitmesini istiyor. Buna ne neden olmuş olabilir? Bence:
    1-Büyüyen ekonomi ve rant paylaşımında anlaşmazlık
    2-Ortadoğudaki gelişmelere ABD paralelinde siyaset üretmemek
    3-Kürd sorununu çözerek yeni bir odak olma ihtimali
    4-Irak kürdistanı ile yapılan petrol anlaşmaları ki bu sayede cari açık sorunu büyük oranda çözülecek ve dışa bağımlılık özellikle Rusyaya azalacak.
    Nedenler artabilir.

    Peki gelinen noktada yapılanlar adil mi? Degil. Adalet ve Kalkınma Partisi bunları hakediyormu? Evet, 10 senedir yapısal reform yerine oyalama taktikleri yaptı hep.

  4. A Sayar on said:

    Merhaba,
    Nesren Samil’in cevap olsun diye aktardigi Hayko Bagdat’in yazisini daha once okumustum, tekrar okudum keyifle. Cok guzel uymus. Tamamiyle katiliyorum.

    Sevgili Hapae olumu gosterip sitmaya razi etmeye calisiyorsun “Putin’in Rusyasinda, Abhazya’da bunu da yapamazsiniz” v.s diyerek. Kotu ornek emsal olmaz. AKP’yi neredeyse devrimci bir parti Tayyip Erdogan’i da ozgurluk savascisi ilan edeceksin. Hos AKP ye devrim yapti diyenler yok da degil.

    AKP’nin onbir yillik iktidarinda yaptigi en onemli sey askerin vesayetini kaldirmasidir. Ancak bunu ozgurlukcu demokrasiye inandigi icin yapmadi. 28 Subat’in intikamini almak icin yapti. Kurt sorunun cozumunde de hicbir zaman samimi olduguna inanmiyorum. Bir insan batida diktator doguda ozgurlukcu olmaz. Neyse odur. Kendilerine dokunan her tasin altinda darbecileri, dis mihraklari ariyorlar ama ulke hala bir darbe anayasasi ile idare ediliyor. Demokrasi ve ozgurlukler konusunda samimi olanlar en basta darbe anayasasini ortadan kaldirir ulkenin onunu acarlar. Muktedirsin, gucun var hersey elinde. Gormek isteyen gozler icin hersey acik. Serbest piyasa ile bitmiyor. Nasil bir serbest piyasa oldugunu da gorduk.

    Devlet kilitlendi. Yargi, yasama, yurutme birbirine girdi. Hukuk islemiyor. Rusvet, yolcusluk ve hirsizlik dizboyu. Bu bir siyasi dizayn operasyonu ,cemaat ile iktidar kavgasi deyip gecistirilecek bir durum degil. Ben bu kavaganin bir tarafi degilim. Bunlar bu yolda bereber yuruduler, resmen alenen suc ortaklaridirlar. Biri ak digeri karanlik degil. Ayni yolun yolculari.

    AKP giderse ne olur? Bu soruyu ben de soruyorum kendime. Bu ulkenin gercekten demokatiklesebilmesi icin ilk once Kurt sorununun cozulmesi gerekir. AKP nin bu konuda samimi olmadigina inaniyorum.CHP-MHP-Isci Partisi nin basini cektigi milliyetci ulusalci cephenin cozume yonelik goruslerini biliyoruz. Benim CHP ye tavsiyem, takiyeyi birakip kendilerini merkez sag parti ilan edip, artik igreti bile durmayan halkci sosyal demokrat soyleminden vazgectiklerini ilan etsinler. Hem kendileri icin hem de halkimiz icin cok hayirli olur. Birseyin asli dururken kimse taklidine ragbet etmez. CHP gercek ozgurlukcu demokratik guclerin onundeki takoz olma surecinin sonuna geldi. Bugun degilse yarin taslar yerine oturacaktir. Hicbir kurum mis gibi yaparak sonsuza kadar var olamaz.

    BDP, HDP ve ODP ve diger sol partilerin durumuna gelince maalesef su anda AKP ye alternatif olabilecek durumda degiller. BDP nin hem gezi hem de rusvet-yolsuzluk olayinda temkinli davranmasini anliyorum. Surece sekte vurabilecek veya provake edilebilecek her harekete itina ile yaklasmalari anlasilir birsey. Yine de bu iki olayda taraf olmadan daha kuvvetli protesto etmenin yolunu bulmaliydilar. AKP giderse ne olur? Yine eskiye doneriz, zaten askerleri de yeniden yargilamayi dusunuyorlar vs. korkulari onemsiz degil, ama korkunun ecele faydasi yok. AKP artik eski AKP degil. Takke dustu kel gorundu. Ama o yuzde ellinin cogunlugunun bu gercegi gorecegini sanmiyorum. Allah ile aladatinca afyon etkisi yapiyor. Yuzde ellinin kendine gelmesi zaman alacak.

    Bu halk AKP ye mecbur degil. Cami ile kisla arasinda tercih yapma mecburiyetimiz yok. Gezi’yi cumhuriyet tarihinin en onemli toplumsal direnislerinden birisi olarak goruyor ve cok onemsiyorum. Gezi direnisinden cikarilacak derslerin isiginda yeni, degisime acik,ne askeri ne de sivil vesayete pirim vermeyen ozgurlukcu demokratik gucleri desteklemek gerekir diye dusunuyorum.

    Iyi seneler.

    Ahmet Sayar

    • erhan hapae on said:

      İyi seneler diliyorum Ahmet’ciğim, Kraliçe Elizabeth’e hürmetlerimi bildir.

  5. Nejla(Mualla)Habat on said:

    Sevgili Erhan,senin ince esprilerinden birimi yoksa benmi anlamakta zorlanıyorum(e,nede olsa kemale erdik )?Verdiğin örneğe bakıyorum,Dünya rüşvet ve yolsuzluk sıralamasın da NİJERYA ile 143.sırayı paylaşan PUTİN’in Rusyası.Onun yerine; ülkesinde ki bir AVM de çıkan yangın faciası sonrası istifasını veren, LETONYA başbakanı olsaydı fazla şeymi istemiş olurduk? diyorum.Tabii şuda var ki; hangi savcı, Nazi Almanya’sın da Hitlerin Oğlunu(olsaydı) yargılamayı DÜŞÜNEBİLİRDİ. Sevgiler.