Çocuklarımıza kıymayın beyler; onları koruyun; saçlarının teline zarar vereni bulun ve ister devlet görevlisi, ister sivil vatandaş olsun, hukuk sistemi içinde cezalarını çekmelerini sağlayın.

Nurdan Şahin 06 August 2013
ÜÇ FARKLI ÇOCUK, ÜÇ FARKLI DRAM

 

1. Çocuk : Doğan

 

Henüz 13 yaşında

Silopi Cumhuriyet İlköğretim Okulu 8. sınıf öğrencisi.

20 yıl önce köyleri boşaltıldığı için Teyboğa ailesi Silopi’ye taşınmış.

Doğan Silopi’de doğmuş.

Amcasının evinde bir odada en küçüğü 1 yaşında altı kardeşiyle yaşıyor.

Anne ve babası farklı illerde.

Bu yüzden kardeşlerine yaz tatilinde dondurma satan Doğan bakıyor.

4 gün önce her zamanki gibi dondurma satmak için yola koyulmuş.

Fakat bir anda kendisini yüzünde maske, elinde taş çatışmanın en ön safında bulmuş.

Gösteriler sırasında en öne itilmiş.

Dondurma tezgâhından ölüm tezgâhına sürüklenmiş…

Bu fotoğraf çekildikten birkaç dakika sonra, polisin attığı gaz bombasının fişeği başına isabet etmiş. O an dumanlar arasında oracıkta yığılmış.

 

Bir yanda taş atan çocuğa ‘terörist’ muamelesi… Diğer yanda dondurma tezgahından ölüm tezgahına giden 13 yaşında bir çocuğa şehitlik mertebesi..

 

2011 yılının ağustos ayında, yöneticiliğini yaptığım STK’ nın yıllık toplantısında sözlerime, Eyüp Can’ın 28 temmuzdaki köşe yazısından küçük değişikliklerle aldığım bu cümlelerle başlamıştım.

 

Doğan yaşasaydı bugün 15 yaşında olacaktı; silahların sustuğuna şahit olacaktı, belki de bir zaman sonra kalıcı barışı görecekti . Oysa Doğan artık yok. Kafasına gaz fişeği nişanlayanlar ya da taş atması için onu öne sürenler Doğan’ı hatırlıyorlar mı bilmem. Ama anacığının aklından hiç çıkmadığına şüphe yok.

 

2. Çocuk: Berkin

 

Berkin 14 yaşında; bundan 1,5 ay önce ekmek almak için çıkmış evinden. Tarih 16 Haziran. Mayıs sonundan beri hep olduğu gibi, Okmeydanı’nda gösteriler var o gün de ve polis Mayıs sonundan beri hep olduğu gibi yine biber gazı sıkıyor. Ama o gün Berkin için artık herhangi bir gün olmuyor çünkü tıpkı iki yıl önce Silopi’de Doğan’a olduğu gibi, Berkin’in de başına bir biber gazı kapsülü geliyor. Berkin o günden beri uyuyor; durumunda hala bir değişiklik yok. Günler önce kaptığı enfeksiyon nedeniyle durumu daha da ağırlaşmış. Ne zamandır uyuması için ilaç verilmiyormuş ama hala uyuyor.

 

Başından ayrılmayan ailesi, Gezi eylemlerinde hayatını kaybeden diğer çocukların, Ethem Sarısülük, Ali İsmail Korkmaz, Mehmet Ayvalıtaş’ın aileleriyle sürekli haberleşiyorlarmış. Doğal; ancak ayni acıyı,hem de dünyanın en büyük acısını yaşayanlar, destek olabilir birbirine.

 

Tüm dualarımız, dileklerimiz Berkin’in uyanması, sağlığına kavuşması için. Talebimiz ise sadece fişekleri atan görevlilerin değil, bu talimatı veren sorumluların da hukuk karşısında hesap vermesi.

 

3. Çocuk: E.A.

 

Onun ismi bile yok, sadece adının ve soyadının baş harfleriyle anılıyor çünkü 16 yaşındaki bu kız çocuğu , isminin söylenmesinden “utanç” duyulacak bir fiile maruz kalmış; davanın iddianamesine göre, kendinden çok güçlü ,yetmez, üstelik te silahlı; o da yetmez, kendisini ve kendisi gibi diğer tüm vatandaşları korumakla yükümlü 8 uzman çavuşun tecavüzüne uğramış. Elbette utanması gereken EA değil, saldırıyı gerçekleştirenler. Mahkeme , zanlıların tutuksuz yargılanmasına karar verdi-kaçmazlarmış! (1)

 

Bu, ölümle ya da hayati bir tehlikeyle sonuçlanan bir olay değil ama üstesinden zor gelinecek, gerekli destek sağlanmazsa yaşadığı travma nedeniyle saldırıya maruz kalan çocuğun ve toplumsal baskı nedeniyle ailesinin hayatını altüst edebilecek bir olay. EA’ yı ve ailesini avutacak belki de tek şey, saldırganların –her kimse – yargılanarak hak ettikleri cezayı almaları. Başka EA lar olmasını engellemenin esas yolu da bu.

 

******

 

Ülkemin üç ayrı şehrinden, üç farklı zamandan, üç acı çocuk gerçeği. Aslında yasalar çok kötü değil; TCK da ve kadın ve çocukları ilgilendiren bir çok kanunun ilgili maddesinde özellikle AB müktesebatına uygunluk açısından olumlu değişiklikler yapıldı ama ne yazık ki zihniyetler kanunlar kadar kolay değişmiyor. Güvenlikten, sağlıktan, adaletten sorumlu insanların , en tepeden başlayarak en azından bir kısmının kafası insanı ve insan haklarını değil, devleti, milleti, davayı, namusu ve birbirlerini kollamak yönünde çalışıyor. İşte bu üç çocuğa ve pek çok benzerine de kıyan bu sert, hoyrat, kendi içinde dayanışmacı (erkek) egemen kültür.

 

***

 

Çocuklarımıza kıymayın beyler; onları koruyun; saçlarının teline zarar vereni bulun ve ister devlet görevlisi, ister sivil vatandaş olsun, hukuk sistemi içinde cezalarını çekmelerini sağlayın. Doğan’ ın, Berkin’in yerine kendi oğlunuzu, EA nın yerine kendi kızınızı koyun, onların ve ailelerinin neler yaşadığını, neler hissettiğini anlamaya çalışın. Korumakla yükümlü olduğumuz en temel şey çocuklar ve gençler; çünkü onlar sadece bu toplumun geleceği değil, herkesi kendileri gibi saf ve iyi görecek kadar tecrübesiz, kendilerini bekleyen tehlikelerden habersiz oldukları için hepimizden cesur ve hepimizden çok yaşama hakkına sahip bugünün genç bireyleri.

 

(1)ASPB nın son açıklamasına göre zanlıların TSK ile ilişkileri kesilmiş ve savcı tutukluluk istemi ile birlikte 3-15 yıl hapis cezası talebinde bulunmuş. Belki bu kez…

Yorumlar (1)
  1. Recep Güler on said:

    Elinize sağlık çok güzel bir yazı,üç çocuk ve üç ayrı dram,teşekkürler . :-)))