Yaşadığımız her çevrede yönetime halkımız adına katılmayı hedefleyen siyasetleri geliştirmeliyiz.

Can Nart 29 July 2013
Çerkesler yaşadıkları ülkelerin demokrasi mücadelesinden muaf mıdır?

Yaşar Guşips’deki yazısına önemli bir soru ile başlamış. Bu soruya olumsuz yanıt verilmeyecektir sanırım. Fakat “demokrasi mücadelesi”nden ne anladığımız çok önemli ve farklılıklarımız burada oluşuyor.

 

1980 öncesinde de “demokrasi mücadelesi” kavramı üzerine farklı yaklaşımlar vardı. Sosyalistler demokrasi mücadelesini sosyalizm mücadelesinin bir parçası olarak düşünüyorlardı. Ulusal sorunun çözümü için sosyalist devrimi zorunlu görüyorlardı. Dönüşcüler ise ulusal mücadeleye önem veriyorlar, bu mücadelenin demokrasi mücadelesinin bir parçası olduğunu kabul ediyorlardı. Süreç içinde ulusal mücadelenin sosyalist mücadeleye olumlu katkıları olduğunu da belirtiyorlardı. Lenin’in Ulusların Kaderlerini Tayin Hakkı ile demokrasi arasındaki ilişkiyi açıkladığı “Marksizmin bir Karikatürü …” başlıklı kitabı dönüşcülerin bu konudaki tartışmalarda destek aldıkları önemli bir yapıtı idi.

 

Yukarıdaki paragrafda geçmişi hatırlatmaya Yaşar’ın “Kimlik sorununa sahip çıkanlar demokrasi mücadelesinden muaf mıdır?” sorusu üzerine ihtiyaç duydum. Kimlik sorununa sahip çıkanlar zaten demokrasi mücadelesi veriyor değil midir? Öncelikle Çerkes Halkının ulusal talepleri doğrultusunda mücadeleyi “demokrasi mücadelesi” olarak kabul etmemiz gerekiyor. Tartışmamız gereken konu ise bu mücadeleyi verip veremediğimiz veya verirken doğru politikalar geliştirip geliştirmediğimizdir. Mücadelemize sahip çıkabildiğimizi söyleyebiliyor muyuz, gerektiği gibi örgütlenebiliyor muyuz, doğru ittifaklar kurabiliyor muyuz? Bence sorulması gereken sorular bunlar veya buna benzer sorulardır.

 

Kuban Kural ile de benzer bir konu üzerinden sohbet etmiştik, Guşips konusundaki düşüncelerimi paylaşırken. Guşips Türkiye’deki ve Dünyadaki gelişmeleri Çerkes halkı ile paylaşmalı, Çerkes toplumundaki gelişmeleri de Türkiye toplumuyla. Toplumsal gelişmelere ilişkin Çerkes siyasetlerinin ne düşündüğünü de toplumun geneliyle paylaşmak çok önemli ve gerekli. Bunu Guşips’de yapabiliyor muyuz? Çerkes halkı adına siyaset geliştirebiliyor muyuz?

 

Artık “Siyasi paltonuzu dernek kapısında bırakıp içeri öyle girin” diyenlerinde “Çerkeslikle ilgili ya da değil” gibi tespitlerde bulunanların da sorun olduğunu düşünmüyorum. Sorun Çerkes halkının sorunlarını sahiplenecek siyasi yapıları ve politikaları geliştirememizdir.

 

Taraf’ daki bu günkü (28 Temmuz) köşe yazısında, Murat Belge Judt’ un bir sözünü aktarıyor ve bu sözü açıklıyor; “Demokrasi en arkadan gelir.” Anayasallığın, hukuk devletinin, kuvvetler ayrılığının demokrasi için yeterli olmadığını söylüyor. Bunlardan sonra gelen “yönetime katılım” a demokrasi adına önem veriyor. Demokrasi için yönetime katılım gerekiyorsa Çerkes halkı için “demokrasi” zor gelecek. Çünkü hem Türkiye’de iktidara gelen siyasetler (Ak Parti dahil) halkın yönetime katılmasına pek hevesli değil, hem de Çerkes halkı adına yönetime katılma iddiasında bulunan pek fazla siyasetimiz olmadı, yok.

 

Hem anavatanda hem de muhaceretde ulusal soruna ilişkin bir sözü olanların siyaseti “siyasi” değil. Muhaceretde de anavatanda da yönetime katılma çabası yok. Muhaceretde azınlık olmaktan dolayı yönetim süreçlerine ilgi yok gibi görünüyor, anavatanda da merkezi hükümetin belirleyiciliğinden. Siyasi bağımsızlığı olan Abhazya için bile yönetime talip olunamıyor. (Bu yorumum muhaceretde gelişen gruplar içindir.)

 

Demokrasi mücadelesi içinde Çerkes halkının etkin bir şekilde bulunmamasının bence en önemli nedeni budur. Yönetime katılmayı bir hak olarak görememek, cemat içine kapanıp modern ilişkilere geçememenin, demokrasi mücadelesinde etkin olamamanın nedenidir. Oysa anavatandaki paritet yasası(Adıgece ve Rusça konuşanların siyasal temsil eşitliği ilkesi), yönetime katılmada azınlıklara pozitif ayrımcılık Çerkes halkı için demokrasin hayata geçmesinde en önemli aşamadır.

 

Özetle yaşadığımız her çevrede yönetime halkımız adına katılmayı hedefleyen siyasetleri geliştirmeliyiz. Bu siyasetler Çerkes halkının demokratik mücadelesini yükseltecek ve “benzer sorunu yaşayanlarla en geniş cephe ile birlikte sorunlarımızın üstesinden” gelebilecektir.

Comments are closed.