Ülkeyi özellikle son otuz yıldır kasıp kavuran Kürt meselesiyle ilgili Çerkesler’ in elinden çıkmış, demokrasi ve özgürlük savunan tek bir makale yok.

Erhan Hapae 08 April 2013
AKİL İNSANLAR HEYETİNDE ÇERKES YOK

2003 seçimleri öncesi Samsun’da bir gurup arkadaş tartışırken içlerinden biri; Artık demişti İngilizce bilmeyen, batıyla aracısız konuşamayan bir Başbakanımız olmasın. Onun istediği olmadı. İngilizce bilmeyen bir başbakanımız var on bir yıldır. O zamanlar şöyle düşünmüştüm biraz çekingen bir şekilde; Kendi halkıyla konuşmasını bilsin yeter-esas mesele budur.

 

Eski başbakanlarımızın çoğu dil bilir ve yabancılarla kendi dillerinde konuşmayı becerirdi de, kendi halkıyla konuşabilmekte sıkıntı çıkardı. Ecevit-Özal ve Demirel biraz ama diğerleri felaketti. Halk ile en sahici ilişkiyi kuran Erdoğan oldu kim ne derse desin. Çünkü biraz alarga, biraz külhanbey, çok zeki, çok hatip, cesur ve direk halktan biri olarak çok sahici biriydi. Bu ilişkiyi becerince, batının da doğunun da en çok önemsediği başbakan oldu iyi İngilizce konuşan Tansu Çiller’e rağmen. Öyle olmakla kalmadı sadece, uluslararası meselelerde tavrı önemsenir hale geldi ve bölge halkları arasında popülaritesi doruğa çıktı. Beyrut’ta miting yaptı nihayet.

 

63 kişiden oluşan Akil İnsanlar içinde bir Çerkes’ in yer alamayışı biraz buruk karşılanacak bizim cemaatte muhtemel ama hak edip etmediğimiz konuşulmayacak pek.

 

Hak edilmedi diye düşünenlerdenim ben. O zaman kendimize soralım bir.

 

Bir defa, Çerkes halkıyla iyi iletişim kurabilen doğal halk liderlerimiz yok. STK larımız da bu ilişki- kurma meselesini beceremiyor bir türlü. Çerkesler içinde ağırlığı ve saygınlığı kabul görmüş bir düşünce yürümüyor ve bunun temsilcileri de yok. Yani kendi halkıyla konuşabilen kimse yok özetle. Temsiliyet sorunu var. Bu işin bir yanı.

 

Diğer yanı ise daha da kötü. Ülkeyi özellikle son otuz yıldır kasıp kavuran Kürt meselesiyle ilgili Çerkesler’ in elinden çıkmış, demokrasi ve özgürlük savunan tek bir makale yok. Bu konuda genel duruş sessizlik ya da eski devletin çizgisi. Kürt meselesinin tartışıldığı herhangi bir Çerkes Derneği olduğunu da sanmıyorum hiç.

 

Kürt meselesi Türkiye’nin özgürleşmesinin ve zenginleşmenin önünde en önemli engeldi, çoğu Kürt on binlerce gencin ölümüne neden olmasının yanı sıra. Bizim Çerkesler’ i de çok ilgilendiriyordu bu sorun elbet ama çıt çıkmadı. Haa vardı son zamanlarda atlamayalım, Kürtlere varda bize yok mu fırsatçılığı ki bu daha da beter.

 

Çerkes halkıyla doğru dürüst konuşamıyorsun, Kürt meselesi ile bir fikrin yok-ya da var da; beter bir görüş. E o zaman ne işin var senin Akil İnsanlar arasında?

 

Ne hakla?

 

Yeni kuşak Çerkesler için bir ders olurda bu, dünyayı güzelleştirmenin bir yolunu bulabilirler mi bilmiyorum ama eski kuşaklardan umut yok. Eski devletin yanında durup dikilmek ve sonra hak hukuk çıkma ihtimali çıktığında ‘hani bize’ fırsatçılığı yapmaya kalkışmak. Her defasında  Barışı isteriz elbet ama sadece Kürtler yok bu ülkede’ diye söze girmek. Buna fırsatçılık denir (oportünizm) ve iyi anılmaz.

 

Bu gün bu heyeti oluşturanlar bir şekilde hak ettiler bu sıfatı. Kimi, özgürlükleri evrensel ölçekte savunup bedel ödeyerek, kimi halkla konuşmayı becererek, kimi teşkilatçılıklarıyla, kimi karşı fikirlere saygı duyarak tartışıp – diyalog zemini yaratarak hak ettiler. Dindarı liberali solcusu milliyetçisi demokratı. Bu arada Guşıps’ın 3 misafir yazarına teklif götürülüp, ikisinin heyet içinde yer almış olması gurur verici hiç olmasa. İçlerinde birkaç Çerkes’ in olmasını isterdim ben şahsen ama durum bu.

 

Artık bundan sonra inşallah.

 

CARI.

Yorumlar (1)
  1. Hüseyin on said:

    kürtlere var da bize yok mu fırsatçılığı, bugüne kadar kürt meselesinde doğru düzgün bir tavır takınamamanın eğri büğrülüğü ve daha bir sürü şey… hepsi doğru, hepsine de katılıyorum ama şu “haketme” meselesi bence biraz farklı. çerkesleri bir alaşım, organik bir bütün olarak görüp bunun üzerinden ülkenin kaderi üzerine söz söyleme haklarının olmadığını söylemek bana göre doğru bir bakış açısı değil. kaldı ki “akil insanlar” diye bir şey, zaten ülkenin büyük çoğunluğu bir şeyleri hak edecek adımlar atmadığı için var, çerkeslere has bir durum değil. ama buradan bir şey çıkacaksa, o da etnik grupların karşı karşıya kaldığı “bedel ödedin, şimdi konuşabilirsin” tavrını yıkarsa çıkacak. bugüne kadar çerkeslerin kanaat önderlerinin türkiye kamuoyunda kendilerine alan açmak ve daha çok söz hakkı elde etmek için durmaksızın çerkeslerin türkiye cumhuriyetine ve cumhuriyetin kuruluşuna ne kadar yararlılıklar gösterdiklerini, kurtuluş savaşında ne çok bedel ödediklerini anlatmaya çalışmalarının altında da bu yatıyor. yani eğer hala kolektif bir hakediş-karşılığında söz hakkı, önce bedel – sonra söz hakkı anlayışına biz bile sahip olacaksak, esasta zaten bir şeyleri değiştirme dinamiğimiz de yok demektir. eskinin kurtuluş savaşında ne yaptık üzerinden pastada söz hakkı payı elde etme çabası şimdinin kürt meselesi üzerine ne yaptık üzerinden söz hakkı elde etme çabasına dönüşecekse, aslında çok bir şey değişmemiş demektir. bence çerkeslerin alaşım bir bütün gibi kendilerini ispat çabası taşıması yerine etnik kimlik üzerinden kişilerin sırtına yükümlülük, şarta bağlılık, soyculuk anlayışının yıkılmasına karşı gelmeleri de gerekiyor.