Ben şahsen Amerika’nın biz Çerkes milletini önemsediğini sanmıyorum. Rusya’yı yıkmak için bize güvendiğini ise hiç sanmıyorum.

Erhan Hapae 11 March 2013
AMERİKANCI ÇERKESLER MUHABBETİ ve FAHRİ HUVAJ’ a kısa yanıt.

Türkiye 68 ve 78 kuşağı sol kesimde Amerikancılık ölümcül bir suçlama idi, din dışı ilan edilmek gibi bir şey. Katli vacipti yani. Dolayısı ile böyle bir duruma düşmekten herkes ürkerdi haklı olarak. Oportünist-revizyonistten de daha beter bir suçlama.

 

Amerika’da epey hak ediyordu bunu. Soğuk savaş yılları boyunca özellikle 50’lerden Berlin Duvarının yıkılmasına kadar anti Sovyet cephenin lideri olarak ciddi insanlık suçları işliyordu. Kore ve Vietnam da savaşlara girişti. Bunlar, biz çok fark etmesek te Komünizm ile kapitalizm arasındaki cephe savaşlarıydı ama bir milyon Vietnamlının öldüğü iddia edilir bu savaşta. Otuz bin civarında da Amerikalının. Bizim fark edemediğimiz şey Vietnam ve Kuzey Kore’nin arkasındaki güçlerdi ki biz onları es geçtik.

 

Anti Sovyet olsun da ne olursa olsun her türlü diktatörlüğü destekledi Amerika o dönem. Sağ darbecileri sorgusuz sualsiz onayladı, destekledi. Şili darbesine, Allende’nin katledilişine bizzat bulaştı vs. Kabahati çoktu yani.

 

Yine aynı dönem Rusya’nın Afganistan’ı işgali ve Çin’in,  Amerika çekilir çekilmez Vietnam’a saldırısı vardı ama görmezden gelirdik hep. Yaşar Güven ile içinde bulunduğumuz siyaset Rusya’yı sosyal faşistlikle suçlasa da, referanslarını aldığı Kızıl Çin’e övgüler düzdüğü için kıymeti harbiyesi kalmıyordu bu eleştirinin. Genel eğilim Çin ve Rusya’nın suçlarını görmezlikten gelmekti.

 

‘’İnsanlığın başının belası’’, esas olarak Amerika idi. Ve bu nedenle Amerikancılık utanılası bir şeydi en hafifinden.

 

Fakat bu anti Amerikancı bizim kuşak, bizzat kendi çocuklarını Moskova veya Pekin yerine Amerika’da okutmak için canını dişine taktı bir yandan ve epey bir kısmı da başardı bunu. Bir çelişkiyi parlatmak için söylemiyorum bunu, bir tespit sadece ve bir tesadüf doğruyu yaptılar, çocuklar iyi eğitimler almış oldular.

 

Berlin duvarı yıkılıp Sovyetler çökünce, Rusya’nın kabahatleri dökülmeye başladı bir bir. Amerika bunları seslendirse de eskiden, inanılır bulunmuyordu. Bu kez, eziyeti bizzat çeken doğu bloku halkları dillendirir olunca kaçış kalmadı durumdan. Holodomor gibi örneğin.

 

Son yirmi yıldır Amerikancılık utanılası bir şey olmaktan çıktı. Tıpkı komünizmin suç olmaktan çıkması gibi. Bu konuda yapılan suçlamalarda gülümseten esprilere dönüştü artık.

 

Bu gün anti Amerikancılığın başını MHP çekiyor ( o yıllar Amerika gitsin Rusya’mı gelsin diyen MHP) ve takipçisi Ergenekon’un avukatı ulusalcılar. Eski solun büyük bölümü ise ulusalcı olmuş şimdi.

 

Bütün bunlar böyle giderken Amerika ile hiçbir derdi olmayan Çerkesler yeni yeni anti Amerikancı söylemlerle karşı karşıya. Üstelik bunu dillendirenler yakın- tanıdık  arkadaşlarımız. Hiç biri ulusalcı filan değil, solcu. Hadi diyelim Çerkes milliyetçisi.

 

Yine de tuhaf.

 

Ben şahsen Amerika’nın biz Çerkes milletini önemsediğini sanmıyorum. Rusya’yı yıkmak için bize güvendiğini ise hiç sanmıyorum. Rusya’yı yıkmak gibi bir derdi olduğunu da düşünmüyorum ben ayrıca, Kaberdeyler’le Şapsığları mutlu edip Ubıhları da yitip gitmekten kurtarayım diye özel bir derdi yoksa eğer! Ama oraya rahatça mal satıp rahatça petrol satın alabilmek için, serbest piyasanın oluşmasını ve koyduğu sermayeyi sorunsuz bir şekilde geri çekebilmek için demokratik bir hukuk sisteminin gelişmesini isteyebilir. Bu Obama-Clinton benzerlerinin talebi. Ben böyle düşünenlerdenim. Bush ve benzerlerinin hayali başka olabilir.

 

Durum böyle iken, Rusya ile ilgili en ufak muhalif bir tepkiye Amerikancı yaftası yapıştırılınca, bunlar ne demek istiyor acaba diye düşünmeden edemiyorum.

 

Gerçekten ne demek istiyorlar?

 

‘’Amerikancı dersek saf dışı bırakırız bu muhalefeti’’ diye düşünüyorlarsa 78 yılında değiliz, bir işe yaramaz. E o zaman niye bu?

 

Çerkesya’da yaşayanlarda dâhil bütün ülkelerin Çerkesleri, arkalarında Amerika’nın durduğundan emin olsa acayip mutlu olur, ben size söyleyeyim. Dolayısıyla bu suçlama biçiminin pekte etkili olacağını sanmıyorum.

 

Bunları düşününce, Amerika’yı ve Amerikancı diye birilerini bularak hedef gösterip, başka bir şeyimi saklamak istiyor bunlar diye düşünmeden edemiyorum. Bu, hayali yel değirmenlerine karşı kahramanca mücadele etmek kişisel egoları okşayabilir tamam anlıyoruz da kimi korumak istiyorlar gerçekten? Çerkesleri mi yoksa Rusya’yı mı?

 

Gürcülerin Rusya’yı soykırımla suçlamasına bu kadar bozulduklarına bakılırsa, kimi koruyorlar? Konu Çerkes soykırımı ve surat asan yine Çerkesler!

 

Niyetleri her ne kadar bu olmasa da, bu yöntemle korumaya aldıkları Çerkesler olamaz gibi geliyor bana, olsa olsa Rusya olur. Rusya’yı koruyarak Çerkesleri korumuş oluyoruz diyorlarsa başka.

 

Rusya’yı korumak size mi kaldı diyesi geliyor insanın. Tankı var, tüfeği var onun.

 

CARI.

 

……………………………….

 

Fahri HUVAJ’ın yorumu üzerine.

 

Eğer o haritada yüzyıldır olup bitenler doğal nüfus kaymaları ise, ‘Dönüş Siyaseti’ açısından daha da kötü değil mi durum?  Ki hepsi doğal bir durum değildir o haritadaki- o kaymalar.

 

Kendisinin ve itiraf edeyim ki benimde bir dönem gıptayla baktığımız Yahudilerin Filistin’e geri dönüşü, ikinci harbin ve insanlık tarihinin gelmiş geçmiş en büyük soykırımının eseridir diye düşünüyorum ben ve tamda bu nedenle Batının inayet getirmesinin.

 

Ayrıca o zaman ki ‘Bavyera’ onlara 7 milyon ölü gibi bir bedel ödetmişti, kabul edelim. Onun için orayı bıraktılar. Diğer taraftan çözülmeden sonra yoksul 17 milyon doğu Alman halkını kabul edip özgürleştirdiğini ve zenginleştirdiğini de kabul edelim yeni Bavyera’nın.

 

Başka bir şey; İspanya 500 yıl önce Osmanlıya gelmiş Musevilerin uzak torunlarına pasaport vermeye başladı. Bizim kuşaktan arkadaşım Rakela Roditi, yeni pasaportunu almaya hazırlanıyor. Marmaris’te oturmaya devam ederken hem de.

 

Bütün servetleri gasp edilip savrulmuş Çerkesler, Çerkesya’yı Bavyera yapmaya söz verip, Rus iktidarına biat etmeye nasıl yapıp ta iman edecek, anlıyor değilim. Servetlerini geri verirlerse belki olur bu, hani becerebilirsek eğer.

 

Bu böylede, yazınızın tamamını okuyunca sormadan edemeyeceğim; Rusya haklımı şimdi Çerkesler’e böyle davranmakta?

 

Selam ve sevgiler.

 

*Fahri Ağabey kusura bakma burada cevapladım. Guşıps olarak böyle bir ilke kararımız var. Yazarlar, yazıya gelen yorumlara yorum bölümünde cevap veremiyoruz.

Yorumlar (2)
  1. fahri huvaj on said:

    HAPAE Erhan’ın cevabı vesilesiyle
    Sevili Erhan, Ben ne bir polemik başlatmak istedim ne de bir polemiğe dahil olmak.
    Gönlü, yüreği “anayurt” kavramının kutsallığına odaklanmamış olanların veya başka bir yeri anayurt olarak benimsemiş olanların, oralarda rahatça yaşayabildikleri sürece yerlerinden kımıldamayacaklarını, Çerkesya, Bavyera olsa bile oraya gitmeyeceklerini hepimiz biliyoruz. Ama ben, hiç değilse bir imkan ve fırsat bulabilsek de anayurdumuza dönsek diyebilenler için caydırıcı olmaması adına senin tespitlerine bir şerh koymak istedim yalnızca, o haritada gösterilen nüfus hareketlerinin, politik ve ideolojik bir planlama ve yönlendirme ile olmadığını belirtmeye çalıştım. Sağlıklı ve etkili bir “Anayurda dönüş politikası” kurgulayabilirsek, maviden kırmızıya olmasa bile kırmızıdan kırmızıya bir nüfus hareketi başlatılabileceğine dikkat çekmek istedim. Belki de beceremedim, kim bilir?
    Demem o ki, Çorum’da palazlanan biri İskilip yerine Ankara veya İstanbul’a göç etmeye çalışır. O haritada gösterilen şey de, aşağı yukarı böyle bir şeydir. Sosyo-ekonomik genel kural budur. O genel kurala göre İstanbul’da palazlanan birileri de Hindistan’dan, Rusya’dan çok, Avrupa’da, Amerika’da yaşamayı tercih edebilirler. Haritada görüldüğü gibi, öyle de oluyor zaten çoğu zaman.
    Vatanından sürülen ya da her nasılsa orada yaşayamaz duruma düşürülen bir halkın, yeni yaşam yerinin rengini tercih etme hakkı yoktur oysa. O, nereye gidebilirse oraya veya hangi ülke topraklarına kabul edilirse oraya göç etmek zorundadır. Aksi halde Khaberdeyler 1860-1962 yıllarında, Nalçik’i bırakıp Uzunyayla’ya göç etmezler, en azından genel kurala göre Batı Avrupa’da bir yerleri tercih ederlerdi.
    “Yahudilerin Filistin’e geri dönüşünü, ikinci harbin ve insanlık tarihinin gelmiş geçmiş en büyük soykırımının eseri” olarak değerlendirmek de eksik ve yetersiz kalır bence, onların Filistin yerine Madrid’e veya başka bir Avrupa ülkesine, Amerika’ya göç etmemelerini açıklamaz mesela. Ayrıca bu değerlendirmeyi tehlikeli de bulurum. Umarım ve dilerim ki, kimse senin bu söyleminden, “öyleyse Çerkeslerin Çerkesya’ya dönüşleri için de muhaceret ülkelerinde benzer bir büyük soykırım olması gerekir” gibi bir sonuç çıkarmaya kalkmaz.
    Bavyera’daki Yahudilerin, Filistin toprakları mavi olduğu için değil, orasının Tanrı Yahve tarafından kendilerine vaat edilmiş topraklar olduğuna inandıkları için ve bu inanç temelinde bir ulusal politika kurguladıkları için oraya göç ettiklerini, dahası, yine bu inanç nedeniyle o toprakları paralar verip satın alarak sahiplendiklerini unutmamak gerekir.
    Her ne kadar bir vaat edilmiş topraklar inancına dayanmasa da, bizim dönüş siyasetimiz de biraz öyle bir şeydir. Eğer ulusal aydınlarımız, Çerkesya’nın Bavyera olmasını ve Türkiye’nin kendileri için yaşanamaz bir yer haline gelmesini beklemek yerine, orası bizim tarihsel atayurdumuzdur, her fırsatı değerlendirerek oraya dönmeli, orayı Bavyera haline getirmeliyiz, inanç ve idealinde samimi olurlarsa, bunun için geçerli ve etkili bir politika, yol haritası oluşturabilirlerse, üstelik maviden kırmızıya değil, kırmızıdan kırmızıya bir nüfus hareketi oluşturabilirler, diye düşünüyorum.
    “İspanya 500 yıl önce Osmanlıya gelmiş Musevilerin uzak torunlarına pasaport vermeye başladı”ysa, bizim yapmamız gereken şey, Rusya da bize oturduğumuz yerde pasaport versin, diye beklemek midir? Yoksa, acaba İspanya bunu niçin yapıyor, diye sorgulamak mıdır? Eğer İspanya Yahudilerin kara kaşına kara gözüne aşık olduğu için böyle davranmıyorsa, onlarda gördüğü bazı hünerleri, değerleri, birikimleri ülkesine çekmek için böyle davranıyor ise bizim de hünerlerimiz, birikimlerimiz, değerlerimizle dikkat çekmeye çalışmamız gerekmez mi? Veya İspanya’nın böyle davranmasını sağlamak için Yahudiler bir şeyler yapmışlarsa bizim de benzer bir şeyler yapmaya çalışmamız gerekmez mi?
    “Bütün servetleri gasp edilip savrulmuş Çerkesler, Çerkesya’yı Bavyera yapmaya” nasıl söz verebilirler, sorusuna yanıt aramak için yine Yahudilere bakılabilir bence. 2500 yıl önce onlar da “bütün servetleri gasp edilip savrulmuş” olarak Bavyera’ya ve başka yerlere gitmişlerdi. Kimse onlara Filistin’deki eski servetlerini de geri vermedi, bilakis kendileri binbir güçlükle ama kendi aralarında örgütlenip dayanışarak, başka ülkelerin politikalarını etkilemeye çalışarak, dışarıda kazandıkları paraları ödeyerek topraklarını satın aldılar.
    Kaldı ki, biz belki iyi bir politika kurgulayabilirsek, en başta samimi olabilirsek, inanabilirsek, kendimize, birbirimize güvenebilirsek Yahudilerden biraz daha şanslı bile olabiliriz. Çünkü bizim Çerkesya’da en azından hala adımız, köklerimiz, cumhuriyetlerimiz var. Belki biz Çerkesya’da, sembolik de olsa, atalarımızın gaspedilmiş servetlerine karşılık birer evlek toprak da edinebiliriz.
    Ben “Rusya’nın halkı” olduğunu ima edecek bir ifade kullandığımı sanmıyorum. Ama başkasının haksız olması, sizin haklı olmanızı, daha doğrusu arzu ettiğiniz sonucu almanızı sağlamıyor. Sizin gücünüz, başkasını değil, ancak kendinizi düzeltmeye yetebilir. Kimin niçin, nasıl davranabileceğini, bu sürecin nasıl etkilenebileceğini kestirip, o verilere göre kendi geleceğinizi kurgulamaya girişirseniz, arzu ettiğiniz sonuca ulaşma şansınızı arttırabilirsiniz. Bütün kabahati başkasına yükleyip kurtulma kolaycılığından kurtulmadığınız sürece kendinizi düzeltemez, sorunlarınızı çözemezsiniz.
    Çabalarınız için teşekkürler, selam ve sevgiler.

  2. Shumaf Sencer on said:

    Tartismaya katkisi olur dilegiyle…
    Ispanya ornegini ele alirsak, Fahri beyin dedigi gibi, Ispanya yahudilere pasaport vererek onlari ülkesine cekmek ve potansiyellerini kullanmak istiyordur. Peki, Ispanya’nin bu politikasi Rusya Federasyonu’nda mevcut mu?
    Rus ekonomisi Ispanya gibi orta sinifin uretimine degil, petrol ve gaz ihracatina dayaniyor. Dolayisiyla, ureten bir orta sinifa ve bunun on sarti olan demokrasiye ihtiyaci yok Rusya’nin. En azindan suanki liderligin politikasi bunu teyit ediyor. Google’in Rus ortaginin dedigi gibi Rusya, üzerine kar yagan bir Kenya.
    Bunun ustune bir de Rusya’nin Kuzey Kafkasya’ya bakisini eklemek lazim. Rusya’da “besleme” olarak gorulen bu bolgenin jeopolitik onemi ve dogal zenginlikleri disinda herhangi bir ozelliginin Rus liderliginin umrunda oldugunu soylemek zor. Aksine, bölgeye bir kolonizator gozuyle bakiyor ve ona gore politika uretiyor. Bu noktada Soci’yi ayirmak lazim, Soci’yi KK’nin disina aldilar, orasi artik Rus sehri oldu. Velhasili Rusya’nin Cerkesya’yi veya Kuzey Kafkasya’nin baska bir bolgesini Bavyera yapmak gibi bir projesi yok. Biz kendimizi ikna ederiz belki de Rusya’yi Bavyera modeline nasil ikna edecegiz?