Her fırsatta referans verdiğimiz tarihsel sürecimizin bize sunduğu bu basit gerçeği kabullenmeden, bir ülkenin bağımsızlığının nasıl olup da tanınmanın ardından tam bir bağımlılığa dönüştüğünü cevaplamamız mümkün olamazdı.

Alper Hraça 21 January 2013
Gürcistan Rusya’ya Dönerken

 “All of this has happened before and will happen again”

Peter Pan

 

İnsanlar gibi toplumlar da kendilerini parçası oldukları her sürecin merkezine koyma eğiliminde. Bu tür bir yanılgıyla da girdiğiniz her kavgadan yenik çıkarsınız. Neden ve nasıl gerçekleştiğini anlamadığınız ve rolünüzü tanımlayamadığınız  bir çatışmada başka türlü bir sonuç beklemek mümkün değil. Abhazya’nın trajedisi de tam burada yatar.  Ne nüfusunun azlığı, ne topraklarının darlığı, ne dostlarının azlığı;  Abhazya’nın gerçek trajedisi, haklılığını anlatmak için kurduğu her bir cümlede referans verdiği tarihinden tek bir ders çıkarmadan, her bir yol ayrımında kendisini aynı kısır döngüye mahkum edecek tercihleri yapmasıdır.

 

“Beş gün savaşı” ardından Rusya’nın, Güney Osetya ve Abhazya’yı tanıması savaşın en önemli neticesi gibi gözüktü herkese. Oysa savaşın gerçek sonucu, beş yıl sonra netleştiği şekliyle, “Gül Devrimi”nin bittiği ve Gürcistan’ın Rusya’nın dümen suyundan uzaklaşarak batıyla  entegrasyon çabasının büyük ölçüde sekteye uğradığı gerçeğiydi.  Henüz Rusya Devlet Başkanı’yken 2010’da yaptığı konuşmasında Medyedev, Saakashvili’yi  savaştan ve Gürcistan devleti’nin çökmesinden sorumlu tuttuğu konuşmasında, Gürcistan’ın yeni bir liderle yola çıktığı andan itibaren, Rusya’nın ilişkileri düzeltmek için her fırsatı değerlendireceğini ifade ediyordu. Esasında Rusya’nın bu lideri beklemekle yetinmediği, Gürcistan’da aradığı liderin iktidara gelmesini sağlayacak adımları  attığı da geçtiğimiz sene net bir şekilde ortaya çıktı.  Muhtemelen Medyedev bu cümleyi kurarken, zaten başlamış bir sürece dair ipucu veriyordu.

 

Belki çoğu analist için dahi sürpriz olacak bir seçim sonucu alındı Gürcistan’da. Yaşanan sıcak savaşa rağmen, Gürcü milliyetçiliğinin namlı Rus karşıtlığı nasıl olur da böylesine köklü bir sarsıntı geçirebilirdi?  Meseleye dışardan bakan gözler için bu yanılgı anlaşılabilir aslında.  Oysa Gürcü milliyetçiliğinin henüz serpildiği dönemde, tek motivasyonu Rus Çarlık’ına karşı bağımsızlık arayışı değildi. Soykırımla boşaltılmış Abhazya topraklarına, yine Rusya tarafından kolonize edilmiş Gürcü nüfusunun varlığını kalıcılaştıracak yayılmacı bir anlayış ikinci bir motivasyon olarak ortaya çıkmıştı. Ve Gürcüler’in uluslaşma süreci bu bağımsızlık arayışlarının itici gücüyle değil, SSCB bünyesinde Abhazya ve halkının sindirildiği bir atmosferde gerçekleştirildi. Bu yüzden Gürcistan, Rusya’yla bağlarını gevşetme yönünde attığı her bir adımda kendi yayılma takıntısının kurbanı olur. 1905’de, 1917’de, 1992’de ve nihayet 2008’de yaşanılanlar tam olarak buydu. Bunu da Gürcistan’ın trajedisi olarak not düşelim ki, her iki toplumu da eninde sonunda Rusya hegemonyasına teslim eden süreci tam olarak tarif etmiş olalım.

 

Peki Gürcistan’da Rus yanlısı bir hükümetin varlığı ne anlama geliyor? Ivanishvili’nin seçilmesi ardından,  Abhazya’da kısa süreli bir şok yaşandı aslında. Bütün stratejisini Rus-Gürcü çatışması üzerine bina eden bir politika için alt-üst edici bir gelişmeydi bu yaşananlar. Bir süre tutulan soluklar, nihayet Lavrov’un tanınmaların masaya taşınmayacağını söylemesiyle salıverildi.  Oysa Putin’in uzun bir süredir, SSCB’den daha gevşek, BDT’den daha sıkı bağlarla bağlanmış yeni bir birlik peşinde koştuğu kimse için sır değil. Gürcistan’daki bu yeni gelişmeyle birlikte denkleme bir ülke daha katılmış oldu Rusya açısından. Çok önemli bir sorunu da çözecek şekilde.

 

Daha fazla uzatmadan, 200.000 üzerinde mültecinin Abhazya’ya dönüşünün bu birliğe katılmanın ödülü olarak Gürcistan’a muhtemelen çoktan önerilmiş olduğunu düşündüğümü belirteyim. Nasıl mı bu kadar emin olabiliyorum? Çünkü biz tüm bunları daha öncede yaşamıştık.

 

Abhazya’yı  merkezinde Gürcistan’ın bulunduğu bir havuç-sopa oyununda Rusya’nın elindeki enstrüman olarak tarif etmek, Abaza milliyetçilerinin canını  oldukça sıkacak türden bir benzetme.  Oysa gerçek, sorunlarımızın ciddiyetini derinleştiriyor olsa da milliyetçilerimizi rahatlatacak cinsten. Rusya’nın Abhazya’yla sorunu, Gürcistan’ı elde tutma kaygısıyla birlikte, Kuzey Kafkasya’ya çıkış kapısı olacak bir Abhazya’yı, ne sınırları içinde ne de bağımsız olarak kendi sınırları dışında kabul etmeye cesareti olmamasından kaynaklanıyor.

 

Her fırsatta referans verdiğimiz tarihsel sürecimizin bize sunduğu bu basit gerçeği kabullenmeden, bir ülkenin bağımsızlığının nasıl olup da tanınmanın ardından tam bir bağımlılığa dönüştüğünü cevaplamamız mümkün olamazdı.

 

Evet tüm bunları daha once yaşamıştık asıl soru bir daha yaşayıp yaşamayacağımız…

Yorumlar (1)
  1. Tevfik Sevilmiş on said:

    Sayın Alper Hraça
    Abhazya,Rusya ve Gürcistan tahlilinizi zevkle,heyecanla ve de endişe ile dikkatlice okudum.Harika tesbitleriniz ve tahlilleriniz var,bilgi edindim.
    İzninizle konunun başka boyutunada ben değinmek istiyorum.Anlatılan konular,sosyolojik kural endişesi;”büyük balık küçük balığı yutar-güçlü her zaman haklıdır “gibi.Birde işin Abhazya ve kardeş milletler yönü var.Burada,yüz yıllardır bir araya gelebilme eksiğimizi ve de bireysel kabile egomuzu göz ardı ediyoruz.Eğer Kafkasyalı kardeşlerimiz başkalarına yem olmak istemiyorlarsa ;öyle veya böyle mutlaka birlik olmak zorundadırlar,ayakta kalabilmenin başka yolu yok.Araba devrildikten sonra dövünmenin faydası yok.
    Halihazırda cılız da olsa bu konuda bir şans yakalanmıştır(Abhazya nın bağımsızlığı).Başka devletler ne der vehm i ile vakit kaybetmeden,bu asil kabile milletlerinin kendi göbek bağlarını acısına bakmadan kesmelidirler.Ne demiş atalarımız “korkak her gün,yiğit bir kere ölür”,demir tavında dövülür düsturunu uygulayarak ;çözüme koşmak zorundayız.
    Bunun için de ;yumurtayı dik durdurmaya çalışan kalabalığa Kristof Kolomb un uyguladığı yöntemi mutlaka uygulamalıyız.Biraz kolaycılık gibi gözüküyor ama risk almadan çözüm,birlik olmadan da güçlü olunamıyor.SAYGILAR
    21.02.2013 ANKARA