Unutulan Geçmişin Peşinde: “Gönen – Manyas Çerkes Sürgünü”
14:59 6 November 2013

 

Bu sürgünün fotoğrafı yok, video kaydı yok, ortaya çıkartılmış belgesi dahi yok. Evet, bahsetmeye çabaladığımız Cumhuriyet Tarihi’ nin ilk “İç Sürgün”ü aynı zamanda. Ardından gelecek olanların habercisi gibi, Çerkesler’e uygulanan bir iç sürgünden bahsediyoruz.

Yıl 1922 Aralık. Manyas Mürüvetler köyüne bir haber ulaşır. Haber, kısa ve özdür. “Sürgün”. Nereye olduğu belli olmayan, nedeni doğru düzgün açıklanmayan bir “emir” den ibarettir aslında gelen haber…

İlk deneme gerçekleştirilmiş ve gelecek tepkiler ölçülmüştür. İl içerisinde Kepsut civarına sürgün edilen Mürüvetlerli Çerkesler ile alakalı bir tepki oluşmaz, o günün kamuoyunda. Ne Ankara’ dan bir itiraz yükselir ne İstanbul’ dan ne de bölgeden.

Rivayete göre bu süre zarfında bölge Çerkesleri hakkında çeşitli kampanyalar da yürütülür. Bir çoğu tahrik edilir. Hatta halk arasında “ Biz bu Çerkesleri İstemiyoruz” şeklinde imza kampanyası başlatıldığını söyleyenler dahi vardır. Yapılan kampanyalar ve Mürüvetler sürgününe veril(e)meyen tepki, uygulayıcılara güç verir.

Toplam 14 köy sürgün yoluna çıkartılır. Hepsinde süreç benzer işler. Jandarma eşliğinde yola çıkarlar. Ne suçları söylenir kendilerine, ne de nereye gidecekleri hakkında bir bilgi verilir.

Sürgüne yollanmayan diğer Çerkes köyleri ne mi olur? Onlarda her an sürgüne gönderilecekmiş gibi hazırda bekletilir. Malları sattırılır, kendileri hakkında kampanyalar ve tahrikler devam eder.

Tam bu esnada İstanbul’dan bir ses yükselir. Beşiktaş Jimlastik Klübü’ nün kurucuları arasında da bulunan “Çerkes Aydını” Mehmet Fetgeri Şoenü, olayın vahametini anlatan ve neredeyse “Çerkesleri sürgün etmeyin, asimile edin. Bunun çeşitli yolları vardır, Sürgün ise işe yaramaz” şeklinde özetlenebilecek, içerik olarak eleştiriye açık bir rapor yayınlar, kamuoyuna açık…

Ancak bu hüzünlü çığlık karşılık bulmaz. Kamuoyunda sukûnet devam ederken sürgün acıları ağırlaşır. Bunun üzerine Mehmet Fetgeri, bu sefer muhtemelen bölgeyi de ziyaret ederek daha detaylı bir rapor hazırlar ve yayınlar. İçerik olarak “Çerkesleri Türkleştirin” yakarmaları sebebiyle anakronizme kaçmadığınızda bile eleştirilebilecek bu metinler, bu gün elimizdeki tek detaylı kaynak…

Tam olarak neler yaşandığını bilemesek de ikinci rapor kamuoyunda, özellikle Ankara mahfillerinde ses getirir. Meclisin onayından dahi geçmediği zannedilen bu sürgün kararı bir şekilde iptal edilir. Sürgün iptal edilir ancak konuyu gündeme getiren raporların yazarı Mehmet Fetgeri ‘nin bir daha herhangi bir konuda neşriyat yapması yasaklanır. Kısa bir süre sonra ise genç yaşında (41) bu üretken “Çerkes Aydını” faili “meçhul” bir yangında can verir…

Sürgünler ne mi olur?

Bandırma tren garından hayvan vagonlarına bindirilen 14 köy Çerkes, belli periyotlarla yola çıkartılır. Çeşitli “Toplama Kampları”nda, açık alanda günlerce bekledikleri olur. Sonunda Konya, Niğde, Kayseri, Malatya gibi yerlerde köylere yada şehir merkezlerinde farklı mahallelere dağıtılırlar. Kesinlikle toplu yerleşimlere izin verilmez.

Hikayenin okuyana tanıdık geldiğinin farkındayız. Cumhuriyet dönemi, halkları cezalandırma ve asimilasyon yöntemlerinden olan tehcir ve sürgün Gönen – Manyas Sürgünleri ile başlar belki ama bununla son bulmaz. Çerkes sürgününden yaklaşık 18 yıl sonra gerçekleştirilen “Dersim Katliamı” ve ardından gerçekleştirilen sürgünün tanıklıkları ile benzerdir hikaye. Cezalandırılan halk kitlelerinin ismi değişse, yöntemin sertliği farklılık gösterse de mantalite aynıdır. “Sür, dağıt ki asimile olsun, olmazsa da uslu dursun”

Sürgün kararı kalkıp da evlerine dönmelerine izin verilen Çerkesleri yine zorlu bir yolculuk beklemektedir. Evlerine, köylerine dönmek için can atan Çerkeslerin bir çoğu, aylarca süren yolculukta per perişan olsalar da bu onlar için kutlu bir yolculuktur. Sonuçta evlerine,  hanelerine dönecek, hayatlarını yeniden inşaa edeceklerdir. Yolda ölenler, yada gittikleri yerde kalmak zorunda kalanlar olsa da geniş kitle Gönen ve Manyas’a geri dönmeyi başarır. Evlerine başkaları yerleştirilmiş, malları mülkleri talan edilmiştir. Ancak bir süre sonra bu sorunlarını da çözmeyi başarırlar. Köylerinde yaşadıkları istibdat dönemi ise peşlerini uzun süre bırakmaz… Unutmayı tercih eder, hatırlamamayı yeğler sürgün mağdurları. Sebebi ise malum…

Sonrası uzun bir sessizlik

1970′ li yıllara kadar bu sessizlik sürer. Yaşlıların özel sohbetlerinde yaşanan acılar hatırlansa da özellikle genç nesillere unutturulmaya çalışılır yaşanan acılar. 1970′ lerde gerçekleştirilen bir girişim, aradan yıllar geçmesine rağmen korkunun hala nasıl geçerli olduğunu ortaya çıkarır.

Dört Gönen’ li genç o günün şartlarında taksitle alabildikleri bir teyp ile yaşlıları gezmeye başlarlar. Amaçları, sürgün anılarını dinlemek ve bu unutulan geçmişi en azından kayıt altına alabilmektir. Gittikleri her kapı yüzlerine kapanır. Hatta bir çok yaşlıdan bu olayı hatırlattıkları için fırça da yerler.

Bu unutulan,unutturulan sürgün hikayesinin peşine düştük bu ay Guşıps’ de.

Önce bu konuda yapılmış akademik çalışmaları araştırdık. Ancak karşımıza koca bir “Hiç” çıktı. Evet koca bir “Hiç”. Cumhuriyet tarihinin bu ilk iç sürgünü konusunda yapılmış tek bir çalışma bile yoktu Türkiye Akademya’ sında. Arşivlerde yapmaya çalıştığımız araştırma ise açıkçası boyumuzu aştı. Osmanlıca ve Türkçe bir çok belgenin içerisinde çalışma yapmak uzun soluklu bir çabayı gerektiriyor. Meselenin doktora öğrencilerinin ilgisini bekleyen bir konu olduğuysa muhakkak…

Elimizde olan yegane detaylı çalışma, daha önce de dile getirdiğimiz gibi içerik olarak eleştiriye muhtaç olan Mehmet Fetgeri Şoenü tarafından hazırlanan raporlardı. Bu raporları yorumunu sizlere bırakarak ilginize sunuyoruz.

Diaspora yayın hayatında ise konuyu işleyen tek kişi rahmetli İzzet Aydemir’ di. Aydemir tarafından hazırlanan ve bir nevi Mehmet Fetgeri’ nin raporlarının özeti mahiyetindeki yazısını da aldık dosyamıza.

Yaptığımız bir nevî samanlıkta iğne aramaya benziyordu. Bizde 1970′ lerde Gönen’ de yapılmaya çalışılan sözlü tarih çalışmasına ön ayak olan 4 gençten Hakkı Acı ve Hasan Tekin’ in kapısını çaldık.

Hasan Tekin, sürgüne giden babasının ölmeden önce anlattığı sürgün anılarını aktardı bizlere. Bir başka tehcir mağduru Ermeni ailenin kendilerine yaptığı yardımlar, kader ortaklıklarının bu ülkede ne kadar çok yaşandığının göstergesi gibiydi bizler için.

Hakkı acı ise Makbule Nine’ nin uzun uğraşlardan sonra çözülen dilinden dökülen acı hatıraları aktardı Guşıps’e.

Ayrıca Gürol Demir kendi araştırmaları sonucunda ulaştığı bilgileri ve yaşlılardan dinlediklerini kaleme aldı bizler için.

Hayrettin Kayabey ve Abdurrahman Kural ise büyüklerinden duydukları sürgün anılarından bir özet aktardılar dosyamıza.

Dosyamızın çok detaylı ve doyurucu olduğu iddiasında değiliz. Ancak unutulan – unutturulan acı hatıraları unutmadığımızın bir göstergesi olduğunu da söylemek isteriz. Yazılacak detaylı doktora tezlerine, hatta belki Meclis Araştırma Komisyonlarının kurulmasına katkı sunması dileğiyle açıyoruz Kasım ayı dosyamızı …

Makale
22 Ağustos 1922 yılında konu ile ilgili hazırladığı rapor arzu ettiği etkiyi yaratmayan Mehmet Fetgeri Şoenü 15 Kasım 1923 tarihinde daha detaylı bir rapor yayınlar. Rapordan anlaşıldığı kadarıyla bölgede yaptığı detaylı bir çalışmanın eseri olan bu metin bu güne kalan en detaylı bilgileri veriyor ...oku
Makale
Mehmet Fetgeri Şoenü, Osmanlı son Dönemi "Çerkes Aydın" larından. Çerkesler ve Kafkasya hakkında bir çok makalesi bulunan Mehmet Fetgeri aynı zamanda "Beşiktaş Jimlastik Klübü" nün de kurucularından. Oldukça üretken olan bu Çerkes Aydını' nın "Gönen - Manyas Çerkes Sürgünleri" ile ilgili 22 Ağustos 1922 ...oku
Sözlü Tarih
Dereköy bir Ubıh köyü. Köyün kurucuları Pşakha Sülalesinden Pşakha Hasan ve Pşakha Hüseyin. Bizim köyün yani Dereköy' ün sürgünde yaşadıklarını babam üzerinden birebir anlatmaya çalışacağım. Yıl 1923 ay olarak tam sürgün ...oku
Sözlü Tarih
Biz 4 arkadaş aslında sizin bugün yapmaya çalıştığınız çalışmanın bir benzerini 1971 – 1972 yılların yapmaya çalıştık. O zamanın kıt imkanlarıyla bir teyp satın aldık taksitle. Yaşlılardan sürgünü yaşamış olan çok insan vardı ...oku
Makale
Diaspora yayın hayatında Gönen - Manyas Sürgünleri konusunu inceleyen ilk makaleyi rahmetli İzzet Aydemir yazmış. Nart Dergisinin Kasım - Aralık 1999 sayısında da yayınlanan makale Mehmet Fetgeri Şoenü'nün raporları ışığında ...oku
Sözlü Tarih
Annem Şaziye Muratlar köyündendi. Sürgüne Niğde Bor’ a gönderildiklerini, babası Hatme Rauf (Wubıh)’un orada kahrından vefat ettiğini anlatırdı. Beraber gittikleri kendisinden büyük ablaları olduğunu ve erkek kardeşi ...oku
Sözlü Tarih
Rasim Baytugan kendisi Manyas – Mürüvetler Köyündendi. İstanbul’da Santral Mensucat’ ta usta olarak çalıştı. Emekli olduktan sonra Gönen’e yerleşti. Ortak akrabalarımız nedeni ile yaşlı ve saygın bir Çerkes olarak bildiğim ...oku
Sözlü Tarih
Annemin dedesi kafile halinde Malatya’ ya kadar gitmiş. Dedem orada vefat etmiş. Eşimin teyzesi Kubzi teyze yolda doğmuş, Ilıca Boğazı köyünde kırklamışlar. Arkadaşım Veli Çetin’in eşi İlknur Hanım’ın anneannesi küçücük ...oku